[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Adnan
Yücel
(1953-2002)
27 Mart 1953’te Elazığ’ın Dilek köyünde
dünyaya gelen Adnan Yücel, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. Yücel daha sonra Ankara Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’ne girdi. "Şiirimizde Garip Hareketi"
üzerine master yapan Yücel, 1975 yılından itibaren Ankara liselerinde
öğretmenlik yaptı. 1987 yılından bu yana Çukurova Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nde Türk dili öğretim görevlisi olarak görev yapıyordu. "Ter Şiirleri"
başlıklı ilk şiirleri "Yeni Adımlar" dergisinin 24.12.1974 tarihli sayısında
çıkmıştır. Aynı yıldan itibaren ürünlerini Yapıt, Yeni Olgu, Sanat Emeği,
Türkiye Yazıları, Petek, Yazko Edebiyat, Somut, Anadolu Ekini, Dönemeç, Söylem,
Artı Oluşum gibi dergilerle Yeni Halkçı, Demokrat ve Cumhuriyet gazetelerinde
yayımladı. 1996 yılında Rotterdam’da düzenlenen şiir festivaline Türkiye’yi
temsilen katıldı. On şiiri Hollandaca’ya çevrildi. Türkiye Yazarlar Sendikası,
PEN, Edebiyatçılar Derneği, Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
üyesıdir....
Yapıtları:
ŞiiRLERİ
Kavgalara Sözlenen Sevda.
1979 Yurt Yayınları, Ankara, Soframda Kaval Sesi. 1982 Yurt Yayınları, Ankara,
Bir Özlem Bir Türkü. 1984 Yurt Yayınları, Ankara, Acıya Kurşun İşlemez. 1985
Yurt Yayınları, Ankara, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek. 1986 Yurt Yayınları,
Ankara, Rüzgârla Bir. 1989 Yurt Yayınları, Ankara, Ateşin ve Güneşin Çocukları.
1991 Yurt Yayınları, Ankara, Çukurova Çeşitlemeleri. 1993 Yurt Yayınları,
Ankara, Sular Tanıktır Aşkımıza. 1998 Yurt Yayınları, Ankara.
YERYÜZÜ
AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın
yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha
sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk
demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve
dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında
gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın
güzelliği misin yoksa...
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir
kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez
kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular
zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine
sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü
oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları
olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış
sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler
söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik
morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
Ne gün batışı
ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde
mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz
yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o
kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar
saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır
üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler
kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Şiirler doğacak kıvamda
yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz
doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık
yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen
öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve
sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
© Adnan Yücel
ACIYA KURŞUN İŞLEMEZ
Sabrın çalkalanıp taştığı
sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış
aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgârların o
yanık şarkısı
Hâlâ yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer
yankısı
İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında
başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
Yaslı baharlarla gelmiştir
bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlarla
Ve
sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
Ölüm bile bu
acıyı cellat bilmiştir
Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı
ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey
yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç
olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her
kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
Boşuna
değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil
Hep
yatağı olduk tarih ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp
kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi
doğurmanın
Yıldızlar ve sular tanıktır bize
Aç ve kavruk bir
memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve
direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda
yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz
sevdik
Adnan YÜCEL
Adnan
Yücel
(1953-2002)
27 Mart 1953’te Elazığ’ın Dilek köyünde
dünyaya gelen Adnan Yücel, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. Yücel daha sonra Ankara Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’ne girdi. "Şiirimizde Garip Hareketi"
üzerine master yapan Yücel, 1975 yılından itibaren Ankara liselerinde
öğretmenlik yaptı. 1987 yılından bu yana Çukurova Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nde Türk dili öğretim görevlisi olarak görev yapıyordu. "Ter Şiirleri"
başlıklı ilk şiirleri "Yeni Adımlar" dergisinin 24.12.1974 tarihli sayısında
çıkmıştır. Aynı yıldan itibaren ürünlerini Yapıt, Yeni Olgu, Sanat Emeği,
Türkiye Yazıları, Petek, Yazko Edebiyat, Somut, Anadolu Ekini, Dönemeç, Söylem,
Artı Oluşum gibi dergilerle Yeni Halkçı, Demokrat ve Cumhuriyet gazetelerinde
yayımladı. 1996 yılında Rotterdam’da düzenlenen şiir festivaline Türkiye’yi
temsilen katıldı. On şiiri Hollandaca’ya çevrildi. Türkiye Yazarlar Sendikası,
PEN, Edebiyatçılar Derneği, Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
üyesıdir....
Yapıtları:
ŞiiRLERİ
Kavgalara Sözlenen Sevda.
1979 Yurt Yayınları, Ankara, Soframda Kaval Sesi. 1982 Yurt Yayınları, Ankara,
Bir Özlem Bir Türkü. 1984 Yurt Yayınları, Ankara, Acıya Kurşun İşlemez. 1985
Yurt Yayınları, Ankara, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek. 1986 Yurt Yayınları,
Ankara, Rüzgârla Bir. 1989 Yurt Yayınları, Ankara, Ateşin ve Güneşin Çocukları.
1991 Yurt Yayınları, Ankara, Çukurova Çeşitlemeleri. 1993 Yurt Yayınları,
Ankara, Sular Tanıktır Aşkımıza. 1998 Yurt Yayınları, Ankara.
YERYÜZÜ
AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın
yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha
sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk
demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve
dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında
gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın
güzelliği misin yoksa...
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir
kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez
kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular
zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine
sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü
oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları
olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış
sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler
söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik
morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
Ne gün batışı
ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde
mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz
yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o
kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar
saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır
üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler
kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Şiirler doğacak kıvamda
yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz
doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık
yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen
öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve
sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
© Adnan Yücel
ACIYA KURŞUN İŞLEMEZ
Sabrın çalkalanıp taştığı
sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış
aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgârların o
yanık şarkısı
Hâlâ yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer
yankısı
İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında
başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
Yaslı baharlarla gelmiştir
bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlarla
Ve
sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
Ölüm bile bu
acıyı cellat bilmiştir
Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı
ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey
yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç
olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her
kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
Boşuna
değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil
Hep
yatağı olduk tarih ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp
kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi
doğurmanın
Yıldızlar ve sular tanıktır bize
Aç ve kavruk bir
memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve
direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda
yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz
sevdik
Adnan YÜCEL