Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    Antik Kürt Tarihi...

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    Antik Kürt Tarihi...  Empty Antik Kürt Tarihi...

    Mesaj tarafından admin C.tesi Mart 30, 2013 4:14 pm

    ANTİK KÜRT TARİHİ==

    Kürtler tarih boyunca bir çok krallık,
    devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih
    sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri
    tarihlerde anılan; Subarlar,Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu,
    Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür.
    Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok
    açıktır.


    ==YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI
    ==


    Günü Gününe Onbinlerin *********'dan
    Geçişi

    *********’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20
    Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda
    Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına
    ulaştı.


    Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya
    Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu.
    Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi.


    Ünlü
    filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı
    eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar
    konusunda birçok bilgiler verir .


    Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu
    valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş.
    Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan
    kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek
    için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı
    sefere hazırlanıyordu.Yunan lı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının
    katıldığı İran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401
    tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e
    karşı sefere katıldı.


    Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III.
    kitap, I. bölüm).


    Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku
    Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı.
    Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401
    tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa
    savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral
    adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına
    rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan
    savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri
    Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra
    memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da
    öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı.
    Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar
    Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte
    “Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru
    Anavasi”).


    Ksenefonun heykeli
    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Onbinler, donüşlerinde *********dan ve
    Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru
    Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan
    bölümü, Onbinlerin *********dan geçişini
    anlatır.



    Yunanistana geri dönen ordunun *********a giriş tarihi: Milattan
    Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan ordu, 21
    Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana
    girdi.




    ==KSENEFON VE KURDİSTANDAN GEÇİŞİ
    ==


    Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce
    401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan
    sözeder.


    Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten
    sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve
    Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.


    Mesela:

    * Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul
    etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında
    yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların
    ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.


    Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon=
    yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.


    Yazar, filozof, tarihçi ve komutan
    Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan
    bahseder:


    *Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran Şahının düşmanı
    olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik
    İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye
    dönemeden yok olmuştur, sebebide *********ın çok karışık
    oluşu.

    Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok
    düşman olduklarını, bir tanık olarak
    anlatmıştır.


    Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan
    bahseder:


    *Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını
    kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu
    yazmış.


    *Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını
    öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini
    sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla
    bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını
    anlatmış.


    *Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları
    büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını
    ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi
    gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan
    askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri
    öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan
    askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı
    yazmış.


    *Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi
    gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir
    ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir
    herhalde).


    * İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip
    işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya
    olduğunu yazmış.


    *Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle
    haberleştiklerini yazmış.


    **'NOT: KSENEFON İ.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ
    KÜRDLERİ ANLATIYOR.**'


    * Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok
    güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını,
    şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin
    çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.


    *Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca
    ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının
    öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra
    Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış.
    Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim
    ederiz”, dediklerini yazmış.


    Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu
    anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca -
    Kürdçe.


    *Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar
    yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam
    eder.


    *Nihayet Yunanlılar “*********” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan
    Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir
    Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır)
    ulaşır.


    * *********dan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve
    sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında
    çatışarak *********dan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini
    yazmış.

    Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s.
    287-91).


    Bu haritada Ksenefon’un anlattığı ********* ve Ermenistanı ayıran
    sınır.


    Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki
    uzun koludur.




    Ksenefonun izlediği
    yol


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Kürdler bu sınırların diğer yerlerindede
    yaşıyordu tabiki. Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanci Kürdleri olabilir.
    Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı.
    Frigce ve Ermenice çok yakındır birbirine zaten. Ermeniler oralara daha
    gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler
    yaşıyordu.


    *Ksenefon *********dan geçişleri süresinde başlarına gelen
    felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha
    fazla olduğunu yazmış.Ksenefonun 10 bini aşkın ordusuyla çıktığı yolda geri
    sadece 2 bin asker dönebilmiş.


    Ksenefon’un “Karduklar" ve “Kardukhia”
    hakkında kısmen dedikleri bunlardır.


    Kardukların modern Kürdler’in ataları
    olduğu görüşü bilim dünyasında kabul görmüştür.


    ====Etimolojik açıklama====

    **'NOT: Ksenefon Kürdlere Kard-ukh-i
    demektedir.**'


    Kard: Kürd, demek.

    Kürdçedeki ‘u’ harfini Yunanlılar
    telaffuz edemiyorlar. Bundan dolayı da “a”
    olmuş.


    “-ukh” eki eski Ermenice çoğul ekidir yani Türkçedeki -LER ile -LAR
    eki karşılığıdır.


    Ermeniler Kürdlere Kurd-ukh/Gurd-ukh diyorlardı eski çağlarda bu da
    Kürt-ler demektir.


    Yani Ksenefonun kullandığı “Kard-ukh”
    Kürd-ler demek.


    Ama Ksenefon bu kelimeye bir de yunanca çoğul eki olan Kardukh-i'yi
    ekleyerek KARD-UKH-İ’ demiş. Bugünkü Türkçeye de ‘Kard-ukh-lar’ olarak
    çevrilmiş.


    **'Yani KARD-UKH-İ “KÜRD-LER-LER” demek.**'


    Karduklar özellikle Kurmanc Kürtleriyle yakınlık
    göstermektedir


    ********* – millattan önce 63
    yılı



    ==KURDUENE KRALLIĞI==

    Yunanlı tarihçi ve komutan Ksenefon’un
    (Xenophon) milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinde “Kardukhi”
    dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı.
    Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Kurduene krallığı Kürt
    prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan
    bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. Daha sonra ise Ermeni olduğu
    sanılan Kral Tigranesin hükümdarlığını kabul etmiş Kürdler. Modern Ermeni
    tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve
    Cyrıl Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de
    kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir
    “Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş
    kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder
    (a.g.e., s. 181-182).


    Adontz, Tigran’ın ordusundaki etnik
    gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s. 318), modern Kürtler’in atalarının
    “Kurti”ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok
    yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya,
    Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermeni
    Kral İmparatorluğunu genişletebilmiştir.


    Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair
    iddialarda vardır. Tigranes adı Kürtçe kökenlidir. Kürtçede, Tir ve Tigr “Ok”
    demektir. Bu isim Dicle nehriyle bağlantılıdır. Avrupada Dicleye Tigris denir.
    –is eki ise Yunanca kelimelerin sonuna gelen ekdir ve –is eki çıkarılınca geriye
    “Tigr” kalıyor. Yani nehirin ok gibi gidiyor olmasından kaynaklanıyor Dicle
    nehrinin adı.

    Yunancada j harfi yok ve yerine g harfı kullanılır, ondan Tij Tig
    olmuş olabilir.


    Tij-Tijr-Tig-Tigr-Tigris.

    Tij-Dij-Dic-Dicle

    Tij ve Tir kelimeleri Kürdçe kökenlidir;
    keskin sivri ve ok anlamına gelmektedir. Yani Dicle nehrinin
    özellikleri.


    Daha sonra ise Korduene Krallığı Roma imparatorluğunun bir eyaleti
    oldu ve Romalılar döneminde Kürt prensler tarafından yönetilmeye devam
    etti.


    == STRABON ==

    Ünlü coğrafyacı ve tarihçi **Strabon**
    (Latince: Strabo) M.Ö. 63 Amasya'da doğmuştur.

    Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca
    gezmiştir. Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde
    Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini
    söylemektedir.

    En ünlü eseri o dönemin bilgisine göre dünya coğrafyasını anlattığı
    "Coğrafya"dır (Geographika). Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen
    Strabon'un bu ünlü eseri bir çok dile çevrilmiştir. Yunanlı Strabon Geography
    adlı kitabındada Kürdlerden bahsetmektedir.


    Geography Of Strabo, 14. Kitap, s.
    161-62, Suriye başlıklı bölüm).


    İngilizce
    metni:

    24.
    Near the Tigris lie the places belonging to the Gordyaeans, whom the ancients
    called Carduchians; and their cities are named Sareisa and Satalca and Pinaca, a
    very powerful fortress, with three citadels, each enclosed by a separate
    fortification of its own, so that they constitute, as it were, a triple city.
    But still it not only was held in subjection by the king of the Armenians, but
    the Romans stok it by force, although the Gordyaeans had an exceptional repute
    as master-builders and as experts in the construction of siege engines; and it
    was for this reason that Tigranes used them in such work. But also the rest of
    Mesopotamia became subject to the Romans.


    Eskilerin Kardukhi dediği halka kendisi
    Gord diyor. K>G dönüşümü var. Yunanlılar Kürdçedeki ‘u’ harfini telaffuz
    edemedikleri için Straboda Kürd yerine Gord
    demiş.


    *Dicle nehrinin bulunduğun yerlerin Kürtlere ait olduğunu söylüyor.
    Gordyaei (Gordyaea) bölgesine de değinen Strabon, bu bölgenin antiklerin
    “Kardukhi” dedikleri aynı yöre olduğuna işaret eder. Strabon, Gordyaei’ye dahil
    yerleşmeleri Sareisa, Satalca ve Pinaca şeklinde saymakta, yapı ve kuşatma
    tekniğinde usta olan Gordyaeiler’in bu sebeple Artaxiad hanedanlığının en ünlü
    kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea
    ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından
    Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir.


    Bugün tarihi *********da bulunan
    yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir. Ermeni
    yapıtlarının bazılarınıda Kürdler inşa
    etmiştir.


    ==DİON CASSİUS==

    II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion
    Cassius’da *********a, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar
    tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde
    bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu)
    diyor.


    Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve
    ********* adlarıyla aynıdır.


    Kürd Yurdu – millattan önce 63
    yılı




    ==KOMAGENE KRALLIĞI==

    Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72
    yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından
    kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu
    krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda
    Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir
    ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin
    heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini
    ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde
    taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla
    dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları
    Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.

    Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında
    görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak
    geçer.

    Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı
    görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı
    heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine
    alınmıştır.

    Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm
    dünya uygarlığa uyanır.


    Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara
    başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı:
    “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir
    hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel
    görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve
    kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları
    Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları
    yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.


    ===Komagenenin Tarihi Eserleri===
    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Gündoğumu ve günbatımının tüm
    ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için
    görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir
    tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa
    ettirmiştir

    Doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma
    taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem
    heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir
    kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan
    yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize
    eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde
    sıralanmıştır




    ==MİTANİ
    KRALLIĞI==


    Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü
    bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent
    merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil
    grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin
    ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında
    yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde
    meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını
    yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle *********in Kerkük
    bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru
    Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.


    Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya
    hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer.
    Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide *********da halen
    V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük
    olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.


    ==GUTİ
    KRALLIĞI==


    Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü
    Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler, M.Ö. 2700 yıllarında müstakil bir
    devlet kurar, Mezopotamya ve çevresindeki verimli topraklara
    yerleşirler.


    Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında
    işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Gutiler daha çok
    Sümerlerin doğusunda Zagros eteklerinde yaşayan Aryen kökenli bir etnik gruptur.


    “Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve manasıda (Gud=öküz, sığır)
    bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anlamına gelmektedir.


    En
    son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” demektir. Tirigan ise “Okçu”
    demektir.


    ==SUBARLAR==

    Subarlar 'ın yazılı tarihi hakkında ilk
    bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri
    Mitanni adında bir devler kuran Huriler olmuştur. M.Ö.3000 ve 4000 bin
    yıllarında bölgede Subarlar 'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından
    verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar 'ın Huriler'le aynı kökten geldikleri ve
    yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen
    madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da
    gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı
    kanaatindedirler.

    M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında Yukarı Fırat boylarında Subarlar'ın
    yaşadıklar Fırat adının bu kavim tarafından verildiği de ileri sürülmüştür.
    Subarlar Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen
    kavim olduk bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya, da ihraç
    edildiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bilginler, Mezopotamya'da, gelişen
    kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler . M.Ö.
    17. yüzyıl içindede Subariler Mitanni Krallığı’nı
    kurdu.



    kaynakçalar:
    Ksenefonun bütün
    kitapları,

    Strabo: The Geography, MÖ 30 yılları, Chapter 1-Paragraf
    21-24,

    Cassius Dio: Roman History,
    Epitome of Book LXVIII - 26 paragraf,
    yıl 200,

    Xenophon Anabasis or March up Country,
    Kürtlerin
    Orijini,

    Exploring Kurdish Origins,
    Kurduene
    Krallığı,

    Komagene Krallığı,
    Gutiler
    alinti

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 8:09 am