ANTİK KÜRT TARİHİ==
Kürtler tarih boyunca bir çok krallık,
devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih
sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri
tarihlerde anılan; Subarlar,Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu,
Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür.
Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok
açıktır.
==YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI
==
Günü Gününe Onbinlerin *********'dan
Geçişi
*********’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20
Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda
Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına
ulaştı.
Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya
Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu.
Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi.
Ünlü
filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı
eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar
konusunda birçok bilgiler verir .
Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu
valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş.
Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan
kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek
için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı
sefere hazırlanıyordu.Yunan lı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının
katıldığı İran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401
tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e
karşı sefere katıldı.
Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III.
kitap, I. bölüm).
Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku
Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı.
Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401
tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa
savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral
adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına
rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan
savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri
Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra
memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da
öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı.
Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar
Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte
“Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru
Anavasi”).
Ksenefonun heykeli
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Onbinler, donüşlerinde *********dan ve
Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru
Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan
bölümü, Onbinlerin *********dan geçişini
anlatır.
Yunanistana geri dönen ordunun *********a giriş tarihi: Milattan
Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan ordu, 21
Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana
girdi.
==KSENEFON VE KURDİSTANDAN GEÇİŞİ
==
Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce
401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan
sözeder.
Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten
sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve
Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.
Mesela:
* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul
etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında
yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların
ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.
Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon=
yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.
Yazar, filozof, tarihçi ve komutan
Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan
bahseder:
*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran Şahının düşmanı
olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik
İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye
dönemeden yok olmuştur, sebebide *********ın çok karışık
oluşu.
Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok
düşman olduklarını, bir tanık olarak
anlatmıştır.
Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan
bahseder:
*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını
kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu
yazmış.
*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını
öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini
sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla
bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını
anlatmış.
*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları
büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını
ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi
gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan
askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri
öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan
askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı
yazmış.
*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi
gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir
ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir
herhalde).
* İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip
işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya
olduğunu yazmış.
*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle
haberleştiklerini yazmış.
**'NOT: KSENEFON İ.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ
KÜRDLERİ ANLATIYOR.**'
* Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok
güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını,
şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin
çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.
*Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca
ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının
öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra
Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış.
Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim
ederiz”, dediklerini yazmış.
Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu
anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca -
Kürdçe.
*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar
yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam
eder.
*Nihayet Yunanlılar “*********” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan
Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir
Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır)
ulaşır.
* *********dan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve
sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında
çatışarak *********dan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini
yazmış.
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s.
287-91).
Bu haritada Ksenefon’un anlattığı ********* ve Ermenistanı ayıran
sınır.
Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki
uzun koludur.
Ksenefonun izlediği
yol
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kürdler bu sınırların diğer yerlerindede
yaşıyordu tabiki. Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanci Kürdleri olabilir.
Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı.
Frigce ve Ermenice çok yakındır birbirine zaten. Ermeniler oralara daha
gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler
yaşıyordu.
*Ksenefon *********dan geçişleri süresinde başlarına gelen
felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha
fazla olduğunu yazmış.Ksenefonun 10 bini aşkın ordusuyla çıktığı yolda geri
sadece 2 bin asker dönebilmiş.
Ksenefon’un “Karduklar" ve “Kardukhia”
hakkında kısmen dedikleri bunlardır.
Kardukların modern Kürdler’in ataları
olduğu görüşü bilim dünyasında kabul görmüştür.
====Etimolojik açıklama====
**'NOT: Ksenefon Kürdlere Kard-ukh-i
demektedir.**'
Kard: Kürd, demek.
Kürdçedeki ‘u’ harfini Yunanlılar
telaffuz edemiyorlar. Bundan dolayı da “a”
olmuş.
“-ukh” eki eski Ermenice çoğul ekidir yani Türkçedeki -LER ile -LAR
eki karşılığıdır.
Ermeniler Kürdlere Kurd-ukh/Gurd-ukh diyorlardı eski çağlarda bu da
Kürt-ler demektir.
Yani Ksenefonun kullandığı “Kard-ukh”
Kürd-ler demek.
Ama Ksenefon bu kelimeye bir de yunanca çoğul eki olan Kardukh-i'yi
ekleyerek KARD-UKH-İ’ demiş. Bugünkü Türkçeye de ‘Kard-ukh-lar’ olarak
çevrilmiş.
**'Yani KARD-UKH-İ “KÜRD-LER-LER” demek.**'
Karduklar özellikle Kurmanc Kürtleriyle yakınlık
göstermektedir
********* – millattan önce 63
yılı
==KURDUENE KRALLIĞI==
Yunanlı tarihçi ve komutan Ksenefon’un
(Xenophon) milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinde “Kardukhi”
dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı.
Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Kurduene krallığı Kürt
prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan
bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. Daha sonra ise Ermeni olduğu
sanılan Kral Tigranesin hükümdarlığını kabul etmiş Kürdler. Modern Ermeni
tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve
Cyrıl Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de
kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir
“Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş
kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder
(a.g.e., s. 181-182).
Adontz, Tigran’ın ordusundaki etnik
gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s. 318), modern Kürtler’in atalarının
“Kurti”ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok
yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya,
Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermeni
Kral İmparatorluğunu genişletebilmiştir.
Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair
iddialarda vardır. Tigranes adı Kürtçe kökenlidir. Kürtçede, Tir ve Tigr “Ok”
demektir. Bu isim Dicle nehriyle bağlantılıdır. Avrupada Dicleye Tigris denir.
–is eki ise Yunanca kelimelerin sonuna gelen ekdir ve –is eki çıkarılınca geriye
“Tigr” kalıyor. Yani nehirin ok gibi gidiyor olmasından kaynaklanıyor Dicle
nehrinin adı.
Yunancada j harfi yok ve yerine g harfı kullanılır, ondan Tij Tig
olmuş olabilir.
Tij-Tijr-Tig-Tigr-Tigris.
Tij-Dij-Dic-Dicle
Tij ve Tir kelimeleri Kürdçe kökenlidir;
keskin sivri ve ok anlamına gelmektedir. Yani Dicle nehrinin
özellikleri.
Daha sonra ise Korduene Krallığı Roma imparatorluğunun bir eyaleti
oldu ve Romalılar döneminde Kürt prensler tarafından yönetilmeye devam
etti.
== STRABON ==
Ünlü coğrafyacı ve tarihçi **Strabon**
(Latince: Strabo) M.Ö. 63 Amasya'da doğmuştur.
Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca
gezmiştir. Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde
Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini
söylemektedir.
En ünlü eseri o dönemin bilgisine göre dünya coğrafyasını anlattığı
"Coğrafya"dır (Geographika). Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen
Strabon'un bu ünlü eseri bir çok dile çevrilmiştir. Yunanlı Strabon Geography
adlı kitabındada Kürdlerden bahsetmektedir.
Geography Of Strabo, 14. Kitap, s.
161-62, Suriye başlıklı bölüm).
İngilizce
metni:
24.
Near the Tigris lie the places belonging to the Gordyaeans, whom the ancients
called Carduchians; and their cities are named Sareisa and Satalca and Pinaca, a
very powerful fortress, with three citadels, each enclosed by a separate
fortification of its own, so that they constitute, as it were, a triple city.
But still it not only was held in subjection by the king of the Armenians, but
the Romans stok it by force, although the Gordyaeans had an exceptional repute
as master-builders and as experts in the construction of siege engines; and it
was for this reason that Tigranes used them in such work. But also the rest of
Mesopotamia became subject to the Romans.
Eskilerin Kardukhi dediği halka kendisi
Gord diyor. K>G dönüşümü var. Yunanlılar Kürdçedeki ‘u’ harfini telaffuz
edemedikleri için Straboda Kürd yerine Gord
demiş.
*Dicle nehrinin bulunduğun yerlerin Kürtlere ait olduğunu söylüyor.
Gordyaei (Gordyaea) bölgesine de değinen Strabon, bu bölgenin antiklerin
“Kardukhi” dedikleri aynı yöre olduğuna işaret eder. Strabon, Gordyaei’ye dahil
yerleşmeleri Sareisa, Satalca ve Pinaca şeklinde saymakta, yapı ve kuşatma
tekniğinde usta olan Gordyaeiler’in bu sebeple Artaxiad hanedanlığının en ünlü
kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea
ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından
Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir.
Bugün tarihi *********da bulunan
yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir. Ermeni
yapıtlarının bazılarınıda Kürdler inşa
etmiştir.
==DİON CASSİUS==
II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion
Cassius’da *********a, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar
tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde
bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu)
diyor.
Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve
********* adlarıyla aynıdır.
Kürd Yurdu – millattan önce 63
yılı
==KOMAGENE KRALLIĞI==
Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72
yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından
kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu
krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda
Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir
ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin
heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini
ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde
taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla
dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları
Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında
görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak
geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı
görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı
heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine
alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm
dünya uygarlığa uyanır.
Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara
başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı:
“Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir
hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel
görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve
kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları
Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları
yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.
===Komagenenin Tarihi Eserleri===
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gündoğumu ve günbatımının tüm
ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için
görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir
tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa
ettirmiştir
Doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma
taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem
heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir
kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan
yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize
eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde
sıralanmıştır
==MİTANİ
KRALLIĞI==
Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü
bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent
merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil
grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin
ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında
yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde
meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını
yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle *********in Kerkük
bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru
Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.
Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya
hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer.
Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide *********da halen
V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük
olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.
==GUTİ
KRALLIĞI==
Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü
Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler, M.Ö. 2700 yıllarında müstakil bir
devlet kurar, Mezopotamya ve çevresindeki verimli topraklara
yerleşirler.
Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında
işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Gutiler daha çok
Sümerlerin doğusunda Zagros eteklerinde yaşayan Aryen kökenli bir etnik gruptur.
“Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve manasıda (Gud=öküz, sığır)
bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anlamına gelmektedir.
En
son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” demektir. Tirigan ise “Okçu”
demektir.
==SUBARLAR==
Subarlar 'ın yazılı tarihi hakkında ilk
bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri
Mitanni adında bir devler kuran Huriler olmuştur. M.Ö.3000 ve 4000 bin
yıllarında bölgede Subarlar 'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından
verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar 'ın Huriler'le aynı kökten geldikleri ve
yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen
madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da
gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı
kanaatindedirler.
M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında Yukarı Fırat boylarında Subarlar'ın
yaşadıklar Fırat adının bu kavim tarafından verildiği de ileri sürülmüştür.
Subarlar Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen
kavim olduk bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya, da ihraç
edildiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bilginler, Mezopotamya'da, gelişen
kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler . M.Ö.
17. yüzyıl içindede Subariler Mitanni Krallığı’nı
kurdu.
kaynakçalar:
Ksenefonun bütün
kitapları,
Strabo: The Geography, MÖ 30 yılları, Chapter 1-Paragraf
21-24,
Cassius Dio: Roman History,
Epitome of Book LXVIII - 26 paragraf,
yıl 200,
Xenophon Anabasis or March up Country,
Kürtlerin
Orijini,
Exploring Kurdish Origins,
Kurduene
Krallığı,
Komagene Krallığı,
Gutiler
alinti
Kürtler tarih boyunca bir çok krallık,
devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih
sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri
tarihlerde anılan; Subarlar,Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu,
Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür.
Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok
açıktır.
==YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI
==
Günü Gününe Onbinlerin *********'dan
Geçişi
*********’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20
Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda
Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına
ulaştı.
Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya
Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu.
Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi.
Ünlü
filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı
eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar
konusunda birçok bilgiler verir .
Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu
valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş.
Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan
kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek
için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı
sefere hazırlanıyordu.Yunan lı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının
katıldığı İran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401
tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e
karşı sefere katıldı.
Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III.
kitap, I. bölüm).
Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku
Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı.
Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401
tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa
savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral
adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına
rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan
savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri
Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra
memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da
öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı.
Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar
Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte
“Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru
Anavasi”).
Ksenefonun heykeli
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Onbinler, donüşlerinde *********dan ve
Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru
Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan
bölümü, Onbinlerin *********dan geçişini
anlatır.
Yunanistana geri dönen ordunun *********a giriş tarihi: Milattan
Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar ********* içerisinde yol alan ordu, 21
Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana
girdi.
==KSENEFON VE KURDİSTANDAN GEÇİŞİ
==
Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce
401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan
sözeder.
Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten
sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve
Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.
Mesela:
* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul
etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında
yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların
ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.
Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon=
yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.
Yazar, filozof, tarihçi ve komutan
Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan
bahseder:
*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran Şahının düşmanı
olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik
İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye
dönemeden yok olmuştur, sebebide *********ın çok karışık
oluşu.
Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok
düşman olduklarını, bir tanık olarak
anlatmıştır.
Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan
bahseder:
*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını
kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu
yazmış.
*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını
öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini
sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla
bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını
anlatmış.
*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları
büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını
ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi
gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan
askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri
öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan
askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı
yazmış.
*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi
gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir
ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir
herhalde).
* İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip
işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya
olduğunu yazmış.
*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle
haberleştiklerini yazmış.
**'NOT: KSENEFON İ.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ
KÜRDLERİ ANLATIYOR.**'
* Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok
güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını,
şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin
çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.
*Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca
ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının
öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra
Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış.
Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim
ederiz”, dediklerini yazmış.
Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu
anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca -
Kürdçe.
*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar
yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam
eder.
*Nihayet Yunanlılar “*********” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan
Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir
Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır)
ulaşır.
* *********dan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve
sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında
çatışarak *********dan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini
yazmış.
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s.
287-91).
Bu haritada Ksenefon’un anlattığı ********* ve Ermenistanı ayıran
sınır.
Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki
uzun koludur.
Ksenefonun izlediği
yol
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kürdler bu sınırların diğer yerlerindede
yaşıyordu tabiki. Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanci Kürdleri olabilir.
Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı.
Frigce ve Ermenice çok yakındır birbirine zaten. Ermeniler oralara daha
gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler
yaşıyordu.
*Ksenefon *********dan geçişleri süresinde başlarına gelen
felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha
fazla olduğunu yazmış.Ksenefonun 10 bini aşkın ordusuyla çıktığı yolda geri
sadece 2 bin asker dönebilmiş.
Ksenefon’un “Karduklar" ve “Kardukhia”
hakkında kısmen dedikleri bunlardır.
Kardukların modern Kürdler’in ataları
olduğu görüşü bilim dünyasında kabul görmüştür.
====Etimolojik açıklama====
**'NOT: Ksenefon Kürdlere Kard-ukh-i
demektedir.**'
Kard: Kürd, demek.
Kürdçedeki ‘u’ harfini Yunanlılar
telaffuz edemiyorlar. Bundan dolayı da “a”
olmuş.
“-ukh” eki eski Ermenice çoğul ekidir yani Türkçedeki -LER ile -LAR
eki karşılığıdır.
Ermeniler Kürdlere Kurd-ukh/Gurd-ukh diyorlardı eski çağlarda bu da
Kürt-ler demektir.
Yani Ksenefonun kullandığı “Kard-ukh”
Kürd-ler demek.
Ama Ksenefon bu kelimeye bir de yunanca çoğul eki olan Kardukh-i'yi
ekleyerek KARD-UKH-İ’ demiş. Bugünkü Türkçeye de ‘Kard-ukh-lar’ olarak
çevrilmiş.
**'Yani KARD-UKH-İ “KÜRD-LER-LER” demek.**'
Karduklar özellikle Kurmanc Kürtleriyle yakınlık
göstermektedir
********* – millattan önce 63
yılı
==KURDUENE KRALLIĞI==
Yunanlı tarihçi ve komutan Ksenefon’un
(Xenophon) milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinde “Kardukhi”
dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı.
Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Kurduene krallığı Kürt
prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan
bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. Daha sonra ise Ermeni olduğu
sanılan Kral Tigranesin hükümdarlığını kabul etmiş Kürdler. Modern Ermeni
tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve
Cyrıl Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de
kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir
“Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş
kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder
(a.g.e., s. 181-182).
Adontz, Tigran’ın ordusundaki etnik
gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s. 318), modern Kürtler’in atalarının
“Kurti”ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok
yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya,
Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermeni
Kral İmparatorluğunu genişletebilmiştir.
Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair
iddialarda vardır. Tigranes adı Kürtçe kökenlidir. Kürtçede, Tir ve Tigr “Ok”
demektir. Bu isim Dicle nehriyle bağlantılıdır. Avrupada Dicleye Tigris denir.
–is eki ise Yunanca kelimelerin sonuna gelen ekdir ve –is eki çıkarılınca geriye
“Tigr” kalıyor. Yani nehirin ok gibi gidiyor olmasından kaynaklanıyor Dicle
nehrinin adı.
Yunancada j harfi yok ve yerine g harfı kullanılır, ondan Tij Tig
olmuş olabilir.
Tij-Tijr-Tig-Tigr-Tigris.
Tij-Dij-Dic-Dicle
Tij ve Tir kelimeleri Kürdçe kökenlidir;
keskin sivri ve ok anlamına gelmektedir. Yani Dicle nehrinin
özellikleri.
Daha sonra ise Korduene Krallığı Roma imparatorluğunun bir eyaleti
oldu ve Romalılar döneminde Kürt prensler tarafından yönetilmeye devam
etti.
== STRABON ==
Ünlü coğrafyacı ve tarihçi **Strabon**
(Latince: Strabo) M.Ö. 63 Amasya'da doğmuştur.
Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca
gezmiştir. Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde
Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini
söylemektedir.
En ünlü eseri o dönemin bilgisine göre dünya coğrafyasını anlattığı
"Coğrafya"dır (Geographika). Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen
Strabon'un bu ünlü eseri bir çok dile çevrilmiştir. Yunanlı Strabon Geography
adlı kitabındada Kürdlerden bahsetmektedir.
Geography Of Strabo, 14. Kitap, s.
161-62, Suriye başlıklı bölüm).
İngilizce
metni:
24.
Near the Tigris lie the places belonging to the Gordyaeans, whom the ancients
called Carduchians; and their cities are named Sareisa and Satalca and Pinaca, a
very powerful fortress, with three citadels, each enclosed by a separate
fortification of its own, so that they constitute, as it were, a triple city.
But still it not only was held in subjection by the king of the Armenians, but
the Romans stok it by force, although the Gordyaeans had an exceptional repute
as master-builders and as experts in the construction of siege engines; and it
was for this reason that Tigranes used them in such work. But also the rest of
Mesopotamia became subject to the Romans.
Eskilerin Kardukhi dediği halka kendisi
Gord diyor. K>G dönüşümü var. Yunanlılar Kürdçedeki ‘u’ harfini telaffuz
edemedikleri için Straboda Kürd yerine Gord
demiş.
*Dicle nehrinin bulunduğun yerlerin Kürtlere ait olduğunu söylüyor.
Gordyaei (Gordyaea) bölgesine de değinen Strabon, bu bölgenin antiklerin
“Kardukhi” dedikleri aynı yöre olduğuna işaret eder. Strabon, Gordyaei’ye dahil
yerleşmeleri Sareisa, Satalca ve Pinaca şeklinde saymakta, yapı ve kuşatma
tekniğinde usta olan Gordyaeiler’in bu sebeple Artaxiad hanedanlığının en ünlü
kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea
ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından
Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir.
Bugün tarihi *********da bulunan
yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir. Ermeni
yapıtlarının bazılarınıda Kürdler inşa
etmiştir.
==DİON CASSİUS==
II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion
Cassius’da *********a, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar
tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde
bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu)
diyor.
Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve
********* adlarıyla aynıdır.
Kürd Yurdu – millattan önce 63
yılı
==KOMAGENE KRALLIĞI==
Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72
yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından
kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu
krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda
Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir
ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin
heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini
ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde
taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla
dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları
Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında
görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak
geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı
görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı
heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine
alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm
dünya uygarlığa uyanır.
Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara
başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı:
“Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir
hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel
görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve
kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları
Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları
yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.
===Komagenenin Tarihi Eserleri===
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gündoğumu ve günbatımının tüm
ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için
görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir
tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa
ettirmiştir
Doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma
taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem
heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir
kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan
yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize
eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde
sıralanmıştır
==MİTANİ
KRALLIĞI==
Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü
bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent
merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil
grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin
ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında
yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde
meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını
yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle *********in Kerkük
bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru
Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.
Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya
hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer.
Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide *********da halen
V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük
olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.
==GUTİ
KRALLIĞI==
Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü
Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler, M.Ö. 2700 yıllarında müstakil bir
devlet kurar, Mezopotamya ve çevresindeki verimli topraklara
yerleşirler.
Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında
işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Gutiler daha çok
Sümerlerin doğusunda Zagros eteklerinde yaşayan Aryen kökenli bir etnik gruptur.
“Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve manasıda (Gud=öküz, sığır)
bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anlamına gelmektedir.
En
son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” demektir. Tirigan ise “Okçu”
demektir.
==SUBARLAR==
Subarlar 'ın yazılı tarihi hakkında ilk
bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri
Mitanni adında bir devler kuran Huriler olmuştur. M.Ö.3000 ve 4000 bin
yıllarında bölgede Subarlar 'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından
verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar 'ın Huriler'le aynı kökten geldikleri ve
yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen
madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da
gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı
kanaatindedirler.
M.Ö.3000 ve 4000 bin yıllarında Yukarı Fırat boylarında Subarlar'ın
yaşadıklar Fırat adının bu kavim tarafından verildiği de ileri sürülmüştür.
Subarlar Huriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen
kavim olduk bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya, da ihraç
edildiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bilginler, Mezopotamya'da, gelişen
kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler . M.Ö.
17. yüzyıl içindede Subariler Mitanni Krallığı’nı
kurdu.
kaynakçalar:
Ksenefonun bütün
kitapları,
Strabo: The Geography, MÖ 30 yılları, Chapter 1-Paragraf
21-24,
Cassius Dio: Roman History,
Epitome of Book LXVIII - 26 paragraf,
yıl 200,
Xenophon Anabasis or March up Country,
Kürtlerin
Orijini,
Exploring Kurdish Origins,
Kurduene
Krallığı,
Komagene Krallığı,
Gutiler
alinti