Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    KÜRTÇE'nin YAZILI TARİHİ....Mir CELADEDİN Gözüyle...

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    KÜRTÇE'nin YAZILI TARİHİ....Mir CELADEDİN Gözüyle... Empty KÜRTÇE'nin YAZILI TARİHİ....Mir CELADEDİN Gözüyle...

    Mesaj tarafından admin C.tesi Mart 30, 2013 4:22 pm

    "Hawar bilincin sesidir. Bilinç
    kendini bilmektir. Kendini bilmek bize bütün güzelliklerin yolunu açar. Kendini
    tanıyan, kendini rahatlıkta tanıtır. Hawar'ımız herşeyden önce dilimizin
    varolduğunu gösterecektir. Bu nedenle dil, varolmanın temel koşuludur."


    (Hawar, sayı 1/1932)



    Anadilde eğitimin gündemleştiği bugünlerde birçok çevre Kürtçe'nin
    tarihini ve yapısını merak etmeye başladı. Dil etrafında cereyan eden siyasal
    yoğunlaşma elbette bu dilin bütün inceliklerini öğrenmeyi de gerekli kılacaktı.
    Önemi tartışılmaz olan bu konudaki bir araştırmanın sürece yapacağı en ufak
    katkısı bu yazının ilhamı oldu.


    Tarih boyunca
    Kürtçe değişik alfabelerle yazılagelmiştir. Örneğin Yezidilerin Kutsal
    kitaplarından Kitêbê Cilwe'nin Arap alfabesi gibi sağdan sola yazılan farklı ve
    özgün bir alfabeyle yazılmış bir nüshası 1911'de Viyana'da yayınlanmıştır. Yine
    bazı komşu halkların, örneğin Süryani ve Ermenilerin de geçmişte kendi ulusal
    alfabeleriyle yazdıkları Kürtçe birçok kitap mevcuttur. İslamiyetin Kürtlere
    zorla benimsetilmesinden sonra ise diğer birçok Müslüman topluluk gibi Kürtler
    de Arap alfabesini kullanmaya başladı. Talihsizliğin ve dilde bölünmenin nedeni
    olan bu durum yaklaşık olarak l930'lara dek devam
    etti.


    Kürtçe'nin okunup yazılması despotça bir
    tutumla ve gayri insani yasalarla yasaklandığı için bir anda sıfıra düşen Kürtçe
    okuma yazma oranında daha sonraki yıllarda da değişme olmadı. Bunun tek
    istisnası Kürdistandaki medreselerde Kürt diliyle geleneksel dinsel eğitim gören
    "feqî" ve "melle"ler idi. Bunlar, Arap alfabesini bildikleri için bu alfabeyle
    yazılmış olan eski Kürtçe kitapları okuma olanağını korudular. Bunların dışında
    TC'nin kuruluşundan 1990'ların başına kadar döneminin Kürt kuşakları yüzlerce
    yıllık bir birikimin ifadesi olan yazılı Kürt ürünlerini okuma olanaklarını
    yitirdiler. Geçmiş kuşaklarla yeni kuşaklar arasındaki kültürel köprüler bu anlamda yıkıldı. Çünkü
    cumhuriyet Kürtlere kendi dillerinde okuma ve yazmayı yasaklamıştı. Yeni
    kuşaktan yasakları göze alan cesur araştırmacılar ise Arap alfabesini
    bilmedikleri için Kürtçe'nin tüm zenginliğini taşıyan Mem û Zîn'i, Melayê
    Cizîrî'yi, Hezanlı Ehmedê Xasî'yi okuyamıyorlardı.


    MİR CELADET'İN TARİHİ
    ÇABALARI


    Cumhuriyet Türkiye'sinin 1927
    yılında resmen kabul ettiği alfabe üzerinde Kürt dilbilimcileri çok önce
    çalışmaya başlamıştı. Ancak hayata geçişi 1932'den sonra gerçekleşebilmiştir.


    Kürtçe bugün 31 harflik alfabeyle yazım
    alanında kullanılıyor, bu harfler ilk kez 1918 yılında Mîr Celadet Elî Bedirxan
    (1893Ğ1951) tarafından yazılan Elîfba Kurdî adlı kitapta kullanıldı. Bu nedenle
    bugün latin alfabeyi kullanan bütün Kürtler Mir Celadet Bedirxan'ın belirlediği
    çerçeveye itibar ederek onun koyduğu formel kuralları kabul etmektedirler.


    Bu arada Güney Kürdistan'da Xelîl Xeyalî ve
    Tewfik Wehbi'nin dil ve edebiyat konusundaki çabaları Bedirxan'ın umutlarını
    kamçılamıştır.


    Bağdat'ta Tewfiq Wehbi
    öncülüğünde biraraya gelen bir grup Kürt aydını 1918 yılında Gelawêj adında bir
    dergi çıkarmaya başlamıştı. Kuzeyde ise aynı yıl yıllarında İstanbul'da eski
    alfabeyle Jîn adlı dergi yayınlanıyor.

    Kaynak: [Bu Linki Görüntüleyebilmeniz İçin Üye
    Olmanız Gerekiyor. ]


    Ancak Jîn ilk sayısından itibaren ateşli eleştirelere maruz kalmaktadır.
    Çünkü birçok harf gerçek anlamının dışında kullanılınca dil çevrelerinden ve
    okurlarınının tepkisini çekiyor. Okurların gösterdiği tepkiye, "Ne yapalım, ari
    bir dil sami alfabesiyle ancak bu şekilde yazılabilir, ibret olsun" diye savunma
    yapan dergi yöneticileri aslında Kürtçe'nin latin alfabeye geçmesine vesile
    oldular. (1)


    Mir Celadet Bedirxan, ulusal
    dilde alfabe birliğini sağlamak ve mevcut çalışmaları derlemek için Güney
    Kürdistanlı dilbilimcisi Tewfik Wehbi ile randevulaşarak Şam'da görüşüyor, ancak
    zamanın bilinen elverişsizliği nedeniyle bu çaba sonuca ulaşamıyor.


    LATİN ALFABESİYLE İLK DERGİ:
    HAWAR


    Hawar dergisinin 15 Mayıs 1932'de
    Şam'da yayına başlamasına kadar ortada dil eksenli ciddi bir çalışmaya
    rastlanmıyor. Ancak Celadet Bedirxan'ın İstanbul, Almanya ve Şam'da geçirdiği
    sözkonusu 14 yılı bugün kullanmakta olduğumuz alfabe üzerinde yoğunlaşarak
    geçirdiğini sonraki çalışmalarından anlıyoruz.


    İlk 23.sayısına kadar yarı Arami (yani eski Arap-İran alfabesi) yarı
    Latin alfabesiyle yayınlanan Hawar 24.sayısıyla birlikte tümüyle Latin
    alfabesine geçiyor. O gün bugündür Kurmanciya Bakur dediğimiz kuzey Kurmanci
    lehçesi latin alfabesiyle yazılagelmektedir.


    Kürtçe'nin bütün lehçelerini aynı oranda bilen ve kullanabilen Bedirxan
    bu süreçte yabancı dillerden Kürtçe'ye geçen ses ve sözcükleri, Kürtçe'nin
    kaybolmaya yüz tutmuş öz ses ve harflerini birbirinden ayırt etmeye çalışıyor.
    Hawar'ın sayfalarında dil tartışmalarıyla birlikte, lehçelerin ulusal bir dil
    ekseninde kesişmesini ve hatta Kürt bayrağı üzerinde tanımlamalar bile
    yapmaktadır. (2)


    Hawar ile Bedirxan yarı
    Türkçe-yarı Kürtçe yaşam tarzından vazgeçiyor. Hawar'da sadece Kürtçe yazmakla
    kalmıyor, Kürtçe'nin bütün lehçelerinin ortak alfabeyi kullanmalarını özendirici
    çabalarını sürdürerek dil birliğinin temel taşını atıyor. Tek amacı Kürtleri
    dilleriyle tanıştırmak, başka bir deyişle kendi kimlikleriyle tanıştırmak olan
    Bedirxan'daki Kürt teması ise kardeşlik, birlik, dostluk ve dayanışma içerir.


    Ama sessizliğin hüküm sürdüğü bir dönem,
    Kürtlerin kırıldığı, korkunun ve sürgünün yaşama sindiği yıllardır. Okur yazar
    Kürt oranı çok yetersiz, olanlarsa dillerine yakın değildir. Osman Sebrî,
    Cigerxwîn, Qedrî Can ve Nureddîn Zaza gibi Kürt ulusunun kalbine
    yurtseverlikleriyle taht kurmuş güçlü kalemlerin yetiştiği okuldur Hawar.


    Siyasetten elini çeker çekmez bütün zamanını
    Kürt dili ve edebiyatına veriyor Bedirxan. Çalışmalarında hep yarının
    amaçlandığını bugünden görüyoruz.


    ÜÇ LEHÇE ÜÇ ALFABE

    Hawar,
    ağırlıkla Kurmanci diyalekti ile yayın yapmasına karşın az da olsa "Sorani" ve
    "Zazaki" yazılara yer vermiştir. Bu pratikten şu sonuç çıkıyordu; Latin alfabesi
    işlevsel olan bu üç diyalektin yazı gereksinimini karşılıyordu. Buna karşın,
    dergi yayın sürecinde öne çıkan hem alfabe, hem de diğer gramatiksel sorunları
    yine yayın pratiği içinde aşmaya çalıştı. Bedirxan'ın en büyük rüyası Kürtçe'nin
    diğer diyalektlerinin de Latin alfabesiyle yazılmasıydı ve bunu sürekli savundu.
    Ancak, Kürtlerin politik statüsü, farklı sonuçların doğmasına neden oldu ve
    Kürtçe üç farklı alfabe ile yazılmaya başlandı. Kafkasya ve Rusya'daki Kürtler
    Kiril alfabesini kullanırken, Irak ve İran'daki parçalarda eski harfli Aramî
    alfabe kullanmaya devam etti. SSCB toprakları üzerinde yaşayan Kürtler Kiril
    alfabesiyle, Kuzey Kürdistan ile Suriye egemenliğinde yaşayan Kürtlerse Latin
    alfabesini kullanmaya başladı.


    Gerçi SSCB'nin
    dağılmasıyla orada yaşayan Kürtler hızla Latin alfabesini kullanmaya başladı
    ancak Güney ve Doğu Kürtleri ağırlıklı olarak Arap alfabesini kullanmaya devam
    ediyor. Son yıllarda Avrupa'da yaşayan Doğu ve Güney Kürdistanlı çok sayıda
    aydının Latin alfabesiyle yazmaya başlaması da gelecekte ortak alfabe kullanımı
    için umut ışığı olarak görülmektedir.


    HAWAR'IN YAZARLARI

    Celadet
    Bedirxan, Kamûran Bedirxan, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Subhiyê Diyarbekirî,
    Qedrîcan, Cemîl Paşa'nın oğulları, Rewşen Bedirxan ve adlarını burada
    sayamayacağımız çok sayıda Kürt aydını Hawar'ın yazar kadrosunun içinde
    yeralıyordu.


    Celadet Bedirxan dergide gerçek
    ismi haricinde başka isimlerle de makele ve dil sorunu üzrine diksiyon yazıları
    yazmakaydı. Bazen "Bavê Cemşîd" ve "Sînemxanê", çoğu zaman da "Herekol Ezîzan"
    adını kullanmaktaydı.


    "Bişarê Segman" ismiyle
    yazılmış çok sayıda kaliteli makeleler vardır ki, bunların da Celadet tarafından
    yazılmış olabileceği tahmin ediliyor.


    II.Dünya Savaşı'nı konu alan yazıların altındaki "Nêrevan" rumuzunun da
    Celadet Beirxana ait olduğu düşünülmektedir.


    "KİMSE HAWAR'I
    OKUMUYOR"


    "Üstadım,

    Bugün postayla adresime beş
    adet Hawar geldi. Umarım bundan böyle bana yalnızca bir adet dergi
    gönderirsiniz. Çünkü kimse Hawar'ı okumuyor..."


    Hebeş Smaîn, Mektele, 24/7/1941.

    Bu
    sözler bundan tam altmış bir yıl önce yaşayan bir Hawar okurunun Mir Celadet'e
    gönderdiği mektupta geçiyor. Kendisine gönderilen Hawar dergilerini halka
    dağıtamadığını, çünkü okunmadığını, bu nedenle yalnızca kendisinin okuması için
    tek bir tane gönderilmesini istiyor. Korkunç zorluklar ve teknik
    imkansızlıklarla çıkan Hawar'ın bir dağıtımcının nezdindeki değerini ifade etmek
    açısından çok isabetli bir örnek. Bedirxan ise bu mektubu yayınlıyor ve
    Kürtlerin gerçeğini yansıtıyor Kürt okurlarına.
    O da
    sitemlerini sıralıyor. Kürtlerin de diğer uluslar gibi kendi değerlerine sahip
    çıkmaları gerektiğini öğütlüyor. El üstünde tutulması gereken Hawar'a Kürtler
    sahip çıkmıyor, onu gören yüzünü çeviriyor ve çoğu kimse yapabileceği en ufak
    bir katkıyı bile esirgiyordu.(3)


    Ancak
    Bedirxan eşsiz bir tutkuyla Kürtçe yazı ve dergicilik işine yılmadan kendini
    vermişti. Üstad Bedirxan 12 yıl içerisinde, okursuz ve desteksiz bir zorluk
    ortamında geride 57 sayı dergi bıraktı.


    GÜNÜMÜZDEKİ DURUM

    Kürtçe dil
    birliği arzusu, hemen tüm Kürtlerin ortak amacıdır. Ancak sömürgeci sistemin
    yarattığı parçalı ülke hali ile birlikte, güney ve doğu parçalarında eski harfli
    alfabe kullanımı da sürüyor. Özellikle 1960'lı yıllardan beri, güney Kürtlerinin
    göreceli de olsa elde ettiği Kürtçe dili ile eğitim kazanımı var ve bu statü
    içinde teorik olarak 'Aşağı Kurmanci' olarak adlandırılan 'Sorani' diyalekt,
    yazım sorunlarını önemli oranda aşmış ve belli bir standart yaratarak hem günlük
    yaşamda, hem de eğitim alanında kullanılıyor. (4)


    Kürtçe'nin latin alfabesiyle yazılmasının mimarı büyük yurtsever ve
    dibilimcisi Mir Celadet Bedirxan'ın ekolü hiç sözkonusu tartışmalar ekseninde
    tayin edici role sahiptir. Ancak bilimsel metodu temel alan yaklaşımların her
    zaman yeniliği öngürdüğü ve eleştiriyi bunun kamçılayıcı ögeci olarak
    kullanacağı tartışılmazdır. Dillerin birbiriyle etkileşimlerinin çok yoğun
    olduğu teknolojik 21. yüzyılda, arkasında dipdiri bir halk potinsiyeli bulunan
    Kürtçe'nin çağa uyarlanması yönünde yenilikçi birtakım teklifler ile bu
    teklifleri Mir Celadet Bedirxan'ın başlattığı geleneğe aykırı olarak
    nitelendiren tutucu bir kesimin varlığından sözetmek gerekiyor. C. Bedirxan'ı
    tartışmasız bir dille adeta peygamberleştirme tutumu haklı olarak dilin
    yenilenmesi çabaları önünde engel olarak durmaktadır.


    Tartışmalar her ne kadar 'ç' ve 'ş' harfleri
    ekseninde yürütülüyor olsa da, (bunun yerine 'Ch' ve 'Sh' harfleri öneriliyor)
    aposroflu harflerin çoğuna dönük aynı tartışmalar yapılmaktadır. Bugün dilimizi
    kullanım alanı zengin dillerle eşit düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü
    herzamankinden daha elverişli.


    Güney
    Kürdistan'ın, Behdinan bölgesinde kuzeyle ve dolayisiyle batı dünyasıyla olan
    sosyal-ticari ilişkilerinden olsa gerek, Latin alfabesine dönük bir ilgi
    sözkonusu. Soran mıntıkası uzun süre kendini kapattıysa da son zamanlarda YNK'ye
    yakın yayınlarıyla bilinen KTV'de birçok haber ve ifade Latin alfabeyle altyazı
    biçiminde verilmeye başlanmıştır. Elbette bunlar Kürtçe'nin birliği konusunda
    umut verici gelişmelerdir. Bugün dilimizi kullanım alanı zengin dillerle eşit
    düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü herzamankinden daha elverişli.

    Kaynak: [Bu Linki
    Görüntüleyebilmeniz İçin Üye Olmanız Gerekiyor. ]


    Ancak siyasetin belirleyici olduğu günümüz dünya gerçeğinde
    Kürtlerin dil birliğinin de siyasal birliktelikten geçtiğini
    unutmayalım.


    Dört lehçeyi tek alfabede
    birleştirmek hem dil birliğini sağlayacak, hem de ulusal birliği
    pekiştirecektir. Bunun için Güney Kürdistan'a dönük bir alfabe kampanyası tam
    anlamıyla dönemsel adım olacaktır.


    Arık
    Kürtçe'ye, bu dilde yazılmış yayınlara her zamankinden çok daha ilgi var.
    Öğrenme isteğinin doğurduğu şevkle Kürtçe'nin anlatım derinliği birçoklarınca
    yeni keşfediliyor. Ve eğer Hebeş Smain bugün yaşıyor olsaydı büyük bir ihtimalle
    mektubunu şöyle yazacaktı:


    "Üstadım,

    Bana göndermiş olduğunuz beş
    Hawar elime geçti. Umarım bundan böyle bana on tane gönderirsiniz. Çünkü Hawar
    çok okunuyor..."


    Kaynakça:
    1- Rojan Hazım, 4 Şubat 2001,
    İkibinde Yenigündem

    2- Mustafa Reşid,
    Hiwa

    3- Firat Cewerî, Nêdem
    27.sayı

    4- Rojan Hazım
    a.g.e.

    5- Arif Zerevan, 15 Eylül
    1988


    Kürtçe Alfabe

    Aa Bb Cc Çç Dd Ee æê Ff Gg Hh

    Ii Îî Jj
    Kk Ll Mm Nn Oo Pp Qq


    Rr Ss ŞŞ Tt Uu óû Vv Ww
    Xx Yy Zz


    Hawar'ın 15 Mays 1932 tarihli ilk
    sayısı


    Şam'da Hawar'ın ilk sayısını çıkaran
    Celadet Bedirxan'ın kullandığı daktilonun bugün Almanya ve İngiltere'de
    kullanılan türden olduğu biliniyor. Dilimizdeki aposroflu Ş ve Ç harflerinin ise
    Türkiye'den etkilenme sonucu kabul edildiği görüşü var. Bu nedenle, 'I' sesinin
    'i' harfiyle, 'İ' sesinin ise 'î' harfiyle verilmesi daktilonun yapısına
    bağlanmaktadır. Çünkü 'ı' harfini vermek isterken "İ", "İ" harfini ayırt etmek
    isteyince de üstüne şapkayı koyuyor.


    Örneğin
    Kürtçe'de "U" olarak yazılan "Ü" sesinin bulunmadığını, bunun aslının "Wi"
    olduğunu söylüyor. Kwirmanci olan öz sözcüğün "Kurmanci" olarak değiştirildiğini
    ifade ediyor.


    Hawar yayınladığı 57 sayının
    çoğunda ağırlıklı olarak Kurmanci diyalektinde yazılar yayınlarken az da olsa
    Zazaki ve Sorani diyalektlerinde de yazılar yayınlıyor. Celadet Bedirxan, Hawar
    dergisinde periyodik olarak 1Ğ12, 17Ğ18 ve 23. sayılarında alfabe tartışmaları
    yapıyor, "î" ve "û" harfleri üzerine uzun uzun duruyor ve bütün bu tartışmaları
    sonradan derleyerek bir kitap haline getiriyor. Kürtçe Grameri'nin Temelleri
    başlıklı tartışma konusunu da Hawar'ın 27Ğ35, 37, 40, 42Ğ48, 50Ğ51 ve 53Ğ54
    sayılarında yayınlıyor.


    Hawar, Jin'de ortaya
    çıkan tecrübeler ışığında Latin alfabesiyle yayın hayatını sürdürürken
    Kürtçe'nin işlevsel kılanabilmesi için bir dizi dil tartışmalarını geliştirdi.
    Örneğin bugün "Q" olarak kullandığımız ses o zaman 'k" olarak, "K" sesi de "Q"
    olarak kullanılıyor. Hawar'ın yukarıdaki kapağında da görüldüğü gibi Komela
    Kurdi ismi Qomela Qurdi olarak yazılmışr. Alfabenin çok sayıda harften
    oluşmasına sıcak bakmayan Celadet 31 harfli alfabenin işlevsel bir Kürtçe için
    en uygun alfabe olarak kabul etti.


    Diğer bir
    gramer tartışmasını ise Roger Lescoti'nin Fransızca olarak yayınladığı
    (Grammaire kurde Ğ dialecte kurmandji) kitabında bulmak mümkün. Ancak
    Lescoti'nin bu kitabı bugüne kadar Kürtçe'ye çevrilemediği için herhangi bir
    düşünce belirtmek durumunda değiliz.


    Hawar'da
    Kürdistan Bayrağı


    "...Ala Kurdan, ji jor ber
    bi jêr ve, ser hev, sor, sipî û kesk e, di nava wê de roj diçirise. ("Welat,
    Welatînî û Al", Hawar, No: 9 (30 Îlon 1932), r. 1-2)


    Hawar'ın 11. sayısının ön ve arka kapaklarında ise Kürt Bayrağının renkli
    baskısı yayınlanmıştır. (5)

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 12:33 pm