"Hawar bilincin sesidir. Bilinç
kendini bilmektir. Kendini bilmek bize bütün güzelliklerin yolunu açar. Kendini
tanıyan, kendini rahatlıkta tanıtır. Hawar'ımız herşeyden önce dilimizin
varolduğunu gösterecektir. Bu nedenle dil, varolmanın temel koşuludur."
(Hawar, sayı 1/1932)
Anadilde eğitimin gündemleştiği bugünlerde birçok çevre Kürtçe'nin
tarihini ve yapısını merak etmeye başladı. Dil etrafında cereyan eden siyasal
yoğunlaşma elbette bu dilin bütün inceliklerini öğrenmeyi de gerekli kılacaktı.
Önemi tartışılmaz olan bu konudaki bir araştırmanın sürece yapacağı en ufak
katkısı bu yazının ilhamı oldu.
Tarih boyunca
Kürtçe değişik alfabelerle yazılagelmiştir. Örneğin Yezidilerin Kutsal
kitaplarından Kitêbê Cilwe'nin Arap alfabesi gibi sağdan sola yazılan farklı ve
özgün bir alfabeyle yazılmış bir nüshası 1911'de Viyana'da yayınlanmıştır. Yine
bazı komşu halkların, örneğin Süryani ve Ermenilerin de geçmişte kendi ulusal
alfabeleriyle yazdıkları Kürtçe birçok kitap mevcuttur. İslamiyetin Kürtlere
zorla benimsetilmesinden sonra ise diğer birçok Müslüman topluluk gibi Kürtler
de Arap alfabesini kullanmaya başladı. Talihsizliğin ve dilde bölünmenin nedeni
olan bu durum yaklaşık olarak l930'lara dek devam
etti.
Kürtçe'nin okunup yazılması despotça bir
tutumla ve gayri insani yasalarla yasaklandığı için bir anda sıfıra düşen Kürtçe
okuma yazma oranında daha sonraki yıllarda da değişme olmadı. Bunun tek
istisnası Kürdistandaki medreselerde Kürt diliyle geleneksel dinsel eğitim gören
"feqî" ve "melle"ler idi. Bunlar, Arap alfabesini bildikleri için bu alfabeyle
yazılmış olan eski Kürtçe kitapları okuma olanağını korudular. Bunların dışında
TC'nin kuruluşundan 1990'ların başına kadar döneminin Kürt kuşakları yüzlerce
yıllık bir birikimin ifadesi olan yazılı Kürt ürünlerini okuma olanaklarını
yitirdiler. Geçmiş kuşaklarla yeni kuşaklar arasındaki kültürel köprüler bu anlamda yıkıldı. Çünkü
cumhuriyet Kürtlere kendi dillerinde okuma ve yazmayı yasaklamıştı. Yeni
kuşaktan yasakları göze alan cesur araştırmacılar ise Arap alfabesini
bilmedikleri için Kürtçe'nin tüm zenginliğini taşıyan Mem û Zîn'i, Melayê
Cizîrî'yi, Hezanlı Ehmedê Xasî'yi okuyamıyorlardı.
MİR CELADET'İN TARİHİ
ÇABALARI
Cumhuriyet Türkiye'sinin 1927
yılında resmen kabul ettiği alfabe üzerinde Kürt dilbilimcileri çok önce
çalışmaya başlamıştı. Ancak hayata geçişi 1932'den sonra gerçekleşebilmiştir.
Kürtçe bugün 31 harflik alfabeyle yazım
alanında kullanılıyor, bu harfler ilk kez 1918 yılında Mîr Celadet Elî Bedirxan
(1893Ğ1951) tarafından yazılan Elîfba Kurdî adlı kitapta kullanıldı. Bu nedenle
bugün latin alfabeyi kullanan bütün Kürtler Mir Celadet Bedirxan'ın belirlediği
çerçeveye itibar ederek onun koyduğu formel kuralları kabul etmektedirler.
Bu arada Güney Kürdistan'da Xelîl Xeyalî ve
Tewfik Wehbi'nin dil ve edebiyat konusundaki çabaları Bedirxan'ın umutlarını
kamçılamıştır.
Bağdat'ta Tewfiq Wehbi
öncülüğünde biraraya gelen bir grup Kürt aydını 1918 yılında Gelawêj adında bir
dergi çıkarmaya başlamıştı. Kuzeyde ise aynı yıl yıllarında İstanbul'da eski
alfabeyle Jîn adlı dergi yayınlanıyor.
Kaynak: [Bu Linki Görüntüleyebilmeniz İçin Üye
Olmanız Gerekiyor. ]
Ancak Jîn ilk sayısından itibaren ateşli eleştirelere maruz kalmaktadır.
Çünkü birçok harf gerçek anlamının dışında kullanılınca dil çevrelerinden ve
okurlarınının tepkisini çekiyor. Okurların gösterdiği tepkiye, "Ne yapalım, ari
bir dil sami alfabesiyle ancak bu şekilde yazılabilir, ibret olsun" diye savunma
yapan dergi yöneticileri aslında Kürtçe'nin latin alfabeye geçmesine vesile
oldular. (1)
Mir Celadet Bedirxan, ulusal
dilde alfabe birliğini sağlamak ve mevcut çalışmaları derlemek için Güney
Kürdistanlı dilbilimcisi Tewfik Wehbi ile randevulaşarak Şam'da görüşüyor, ancak
zamanın bilinen elverişsizliği nedeniyle bu çaba sonuca ulaşamıyor.
LATİN ALFABESİYLE İLK DERGİ:
HAWAR
Hawar dergisinin 15 Mayıs 1932'de
Şam'da yayına başlamasına kadar ortada dil eksenli ciddi bir çalışmaya
rastlanmıyor. Ancak Celadet Bedirxan'ın İstanbul, Almanya ve Şam'da geçirdiği
sözkonusu 14 yılı bugün kullanmakta olduğumuz alfabe üzerinde yoğunlaşarak
geçirdiğini sonraki çalışmalarından anlıyoruz.
İlk 23.sayısına kadar yarı Arami (yani eski Arap-İran alfabesi) yarı
Latin alfabesiyle yayınlanan Hawar 24.sayısıyla birlikte tümüyle Latin
alfabesine geçiyor. O gün bugündür Kurmanciya Bakur dediğimiz kuzey Kurmanci
lehçesi latin alfabesiyle yazılagelmektedir.
Kürtçe'nin bütün lehçelerini aynı oranda bilen ve kullanabilen Bedirxan
bu süreçte yabancı dillerden Kürtçe'ye geçen ses ve sözcükleri, Kürtçe'nin
kaybolmaya yüz tutmuş öz ses ve harflerini birbirinden ayırt etmeye çalışıyor.
Hawar'ın sayfalarında dil tartışmalarıyla birlikte, lehçelerin ulusal bir dil
ekseninde kesişmesini ve hatta Kürt bayrağı üzerinde tanımlamalar bile
yapmaktadır. (2)
Hawar ile Bedirxan yarı
Türkçe-yarı Kürtçe yaşam tarzından vazgeçiyor. Hawar'da sadece Kürtçe yazmakla
kalmıyor, Kürtçe'nin bütün lehçelerinin ortak alfabeyi kullanmalarını özendirici
çabalarını sürdürerek dil birliğinin temel taşını atıyor. Tek amacı Kürtleri
dilleriyle tanıştırmak, başka bir deyişle kendi kimlikleriyle tanıştırmak olan
Bedirxan'daki Kürt teması ise kardeşlik, birlik, dostluk ve dayanışma içerir.
Ama sessizliğin hüküm sürdüğü bir dönem,
Kürtlerin kırıldığı, korkunun ve sürgünün yaşama sindiği yıllardır. Okur yazar
Kürt oranı çok yetersiz, olanlarsa dillerine yakın değildir. Osman Sebrî,
Cigerxwîn, Qedrî Can ve Nureddîn Zaza gibi Kürt ulusunun kalbine
yurtseverlikleriyle taht kurmuş güçlü kalemlerin yetiştiği okuldur Hawar.
Siyasetten elini çeker çekmez bütün zamanını
Kürt dili ve edebiyatına veriyor Bedirxan. Çalışmalarında hep yarının
amaçlandığını bugünden görüyoruz.
ÜÇ LEHÇE ÜÇ ALFABE
Hawar,
ağırlıkla Kurmanci diyalekti ile yayın yapmasına karşın az da olsa "Sorani" ve
"Zazaki" yazılara yer vermiştir. Bu pratikten şu sonuç çıkıyordu; Latin alfabesi
işlevsel olan bu üç diyalektin yazı gereksinimini karşılıyordu. Buna karşın,
dergi yayın sürecinde öne çıkan hem alfabe, hem de diğer gramatiksel sorunları
yine yayın pratiği içinde aşmaya çalıştı. Bedirxan'ın en büyük rüyası Kürtçe'nin
diğer diyalektlerinin de Latin alfabesiyle yazılmasıydı ve bunu sürekli savundu.
Ancak, Kürtlerin politik statüsü, farklı sonuçların doğmasına neden oldu ve
Kürtçe üç farklı alfabe ile yazılmaya başlandı. Kafkasya ve Rusya'daki Kürtler
Kiril alfabesini kullanırken, Irak ve İran'daki parçalarda eski harfli Aramî
alfabe kullanmaya devam etti. SSCB toprakları üzerinde yaşayan Kürtler Kiril
alfabesiyle, Kuzey Kürdistan ile Suriye egemenliğinde yaşayan Kürtlerse Latin
alfabesini kullanmaya başladı.
Gerçi SSCB'nin
dağılmasıyla orada yaşayan Kürtler hızla Latin alfabesini kullanmaya başladı
ancak Güney ve Doğu Kürtleri ağırlıklı olarak Arap alfabesini kullanmaya devam
ediyor. Son yıllarda Avrupa'da yaşayan Doğu ve Güney Kürdistanlı çok sayıda
aydının Latin alfabesiyle yazmaya başlaması da gelecekte ortak alfabe kullanımı
için umut ışığı olarak görülmektedir.
HAWAR'IN YAZARLARI
Celadet
Bedirxan, Kamûran Bedirxan, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Subhiyê Diyarbekirî,
Qedrîcan, Cemîl Paşa'nın oğulları, Rewşen Bedirxan ve adlarını burada
sayamayacağımız çok sayıda Kürt aydını Hawar'ın yazar kadrosunun içinde
yeralıyordu.
Celadet Bedirxan dergide gerçek
ismi haricinde başka isimlerle de makele ve dil sorunu üzrine diksiyon yazıları
yazmakaydı. Bazen "Bavê Cemşîd" ve "Sînemxanê", çoğu zaman da "Herekol Ezîzan"
adını kullanmaktaydı.
"Bişarê Segman" ismiyle
yazılmış çok sayıda kaliteli makeleler vardır ki, bunların da Celadet tarafından
yazılmış olabileceği tahmin ediliyor.
II.Dünya Savaşı'nı konu alan yazıların altındaki "Nêrevan" rumuzunun da
Celadet Beirxana ait olduğu düşünülmektedir.
"KİMSE HAWAR'I
OKUMUYOR"
"Üstadım,
Bugün postayla adresime beş
adet Hawar geldi. Umarım bundan böyle bana yalnızca bir adet dergi
gönderirsiniz. Çünkü kimse Hawar'ı okumuyor..."
Hebeş Smaîn, Mektele, 24/7/1941.
Bu
sözler bundan tam altmış bir yıl önce yaşayan bir Hawar okurunun Mir Celadet'e
gönderdiği mektupta geçiyor. Kendisine gönderilen Hawar dergilerini halka
dağıtamadığını, çünkü okunmadığını, bu nedenle yalnızca kendisinin okuması için
tek bir tane gönderilmesini istiyor. Korkunç zorluklar ve teknik
imkansızlıklarla çıkan Hawar'ın bir dağıtımcının nezdindeki değerini ifade etmek
açısından çok isabetli bir örnek. Bedirxan ise bu mektubu yayınlıyor ve
Kürtlerin gerçeğini yansıtıyor Kürt okurlarına. O da
sitemlerini sıralıyor. Kürtlerin de diğer uluslar gibi kendi değerlerine sahip
çıkmaları gerektiğini öğütlüyor. El üstünde tutulması gereken Hawar'a Kürtler
sahip çıkmıyor, onu gören yüzünü çeviriyor ve çoğu kimse yapabileceği en ufak
bir katkıyı bile esirgiyordu.(3)
Ancak
Bedirxan eşsiz bir tutkuyla Kürtçe yazı ve dergicilik işine yılmadan kendini
vermişti. Üstad Bedirxan 12 yıl içerisinde, okursuz ve desteksiz bir zorluk
ortamında geride 57 sayı dergi bıraktı.
GÜNÜMÜZDEKİ DURUM
Kürtçe dil
birliği arzusu, hemen tüm Kürtlerin ortak amacıdır. Ancak sömürgeci sistemin
yarattığı parçalı ülke hali ile birlikte, güney ve doğu parçalarında eski harfli
alfabe kullanımı da sürüyor. Özellikle 1960'lı yıllardan beri, güney Kürtlerinin
göreceli de olsa elde ettiği Kürtçe dili ile eğitim kazanımı var ve bu statü
içinde teorik olarak 'Aşağı Kurmanci' olarak adlandırılan 'Sorani' diyalekt,
yazım sorunlarını önemli oranda aşmış ve belli bir standart yaratarak hem günlük
yaşamda, hem de eğitim alanında kullanılıyor. (4)
Kürtçe'nin latin alfabesiyle yazılmasının mimarı büyük yurtsever ve
dibilimcisi Mir Celadet Bedirxan'ın ekolü hiç sözkonusu tartışmalar ekseninde
tayin edici role sahiptir. Ancak bilimsel metodu temel alan yaklaşımların her
zaman yeniliği öngürdüğü ve eleştiriyi bunun kamçılayıcı ögeci olarak
kullanacağı tartışılmazdır. Dillerin birbiriyle etkileşimlerinin çok yoğun
olduğu teknolojik 21. yüzyılda, arkasında dipdiri bir halk potinsiyeli bulunan
Kürtçe'nin çağa uyarlanması yönünde yenilikçi birtakım teklifler ile bu
teklifleri Mir Celadet Bedirxan'ın başlattığı geleneğe aykırı olarak
nitelendiren tutucu bir kesimin varlığından sözetmek gerekiyor. C. Bedirxan'ı
tartışmasız bir dille adeta peygamberleştirme tutumu haklı olarak dilin
yenilenmesi çabaları önünde engel olarak durmaktadır.
Tartışmalar her ne kadar 'ç' ve 'ş' harfleri
ekseninde yürütülüyor olsa da, (bunun yerine 'Ch' ve 'Sh' harfleri öneriliyor)
aposroflu harflerin çoğuna dönük aynı tartışmalar yapılmaktadır. Bugün dilimizi
kullanım alanı zengin dillerle eşit düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü
herzamankinden daha elverişli.
Güney
Kürdistan'ın, Behdinan bölgesinde kuzeyle ve dolayisiyle batı dünyasıyla olan
sosyal-ticari ilişkilerinden olsa gerek, Latin alfabesine dönük bir ilgi
sözkonusu. Soran mıntıkası uzun süre kendini kapattıysa da son zamanlarda YNK'ye
yakın yayınlarıyla bilinen KTV'de birçok haber ve ifade Latin alfabeyle altyazı
biçiminde verilmeye başlanmıştır. Elbette bunlar Kürtçe'nin birliği konusunda
umut verici gelişmelerdir. Bugün dilimizi kullanım alanı zengin dillerle eşit
düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü herzamankinden daha elverişli.
Kaynak: [Bu Linki
Görüntüleyebilmeniz İçin Üye Olmanız Gerekiyor. ]
Ancak siyasetin belirleyici olduğu günümüz dünya gerçeğinde
Kürtlerin dil birliğinin de siyasal birliktelikten geçtiğini
unutmayalım.
Dört lehçeyi tek alfabede
birleştirmek hem dil birliğini sağlayacak, hem de ulusal birliği
pekiştirecektir. Bunun için Güney Kürdistan'a dönük bir alfabe kampanyası tam
anlamıyla dönemsel adım olacaktır.
Arık
Kürtçe'ye, bu dilde yazılmış yayınlara her zamankinden çok daha ilgi var.
Öğrenme isteğinin doğurduğu şevkle Kürtçe'nin anlatım derinliği birçoklarınca
yeni keşfediliyor. Ve eğer Hebeş Smain bugün yaşıyor olsaydı büyük bir ihtimalle
mektubunu şöyle yazacaktı:
"Üstadım,
Bana göndermiş olduğunuz beş
Hawar elime geçti. Umarım bundan böyle bana on tane gönderirsiniz. Çünkü Hawar
çok okunuyor..."
Kaynakça:
1- Rojan Hazım, 4 Şubat 2001,
İkibinde Yenigündem
2- Mustafa Reşid,
Hiwa
3- Firat Cewerî, Nêdem
27.sayı
4- Rojan Hazım
a.g.e.
5- Arif Zerevan, 15 Eylül
1988
Kürtçe Alfabe
Aa Bb Cc Çç Dd Ee æê Ff Gg Hh
Ii Îî Jj
Kk Ll Mm Nn Oo Pp Qq
Rr Ss ŞŞ Tt Uu óû Vv Ww
Xx Yy Zz
Hawar'ın 15 Mays 1932 tarihli ilk
sayısı
Şam'da Hawar'ın ilk sayısını çıkaran
Celadet Bedirxan'ın kullandığı daktilonun bugün Almanya ve İngiltere'de
kullanılan türden olduğu biliniyor. Dilimizdeki aposroflu Ş ve Ç harflerinin ise
Türkiye'den etkilenme sonucu kabul edildiği görüşü var. Bu nedenle, 'I' sesinin
'i' harfiyle, 'İ' sesinin ise 'î' harfiyle verilmesi daktilonun yapısına
bağlanmaktadır. Çünkü 'ı' harfini vermek isterken "İ", "İ" harfini ayırt etmek
isteyince de üstüne şapkayı koyuyor.
Örneğin
Kürtçe'de "U" olarak yazılan "Ü" sesinin bulunmadığını, bunun aslının "Wi"
olduğunu söylüyor. Kwirmanci olan öz sözcüğün "Kurmanci" olarak değiştirildiğini
ifade ediyor.
Hawar yayınladığı 57 sayının
çoğunda ağırlıklı olarak Kurmanci diyalektinde yazılar yayınlarken az da olsa
Zazaki ve Sorani diyalektlerinde de yazılar yayınlıyor. Celadet Bedirxan, Hawar
dergisinde periyodik olarak 1Ğ12, 17Ğ18 ve 23. sayılarında alfabe tartışmaları
yapıyor, "î" ve "û" harfleri üzerine uzun uzun duruyor ve bütün bu tartışmaları
sonradan derleyerek bir kitap haline getiriyor. Kürtçe Grameri'nin Temelleri
başlıklı tartışma konusunu da Hawar'ın 27Ğ35, 37, 40, 42Ğ48, 50Ğ51 ve 53Ğ54
sayılarında yayınlıyor.
Hawar, Jin'de ortaya
çıkan tecrübeler ışığında Latin alfabesiyle yayın hayatını sürdürürken
Kürtçe'nin işlevsel kılanabilmesi için bir dizi dil tartışmalarını geliştirdi.
Örneğin bugün "Q" olarak kullandığımız ses o zaman 'k" olarak, "K" sesi de "Q"
olarak kullanılıyor. Hawar'ın yukarıdaki kapağında da görüldüğü gibi Komela
Kurdi ismi Qomela Qurdi olarak yazılmışr. Alfabenin çok sayıda harften
oluşmasına sıcak bakmayan Celadet 31 harfli alfabenin işlevsel bir Kürtçe için
en uygun alfabe olarak kabul etti.
Diğer bir
gramer tartışmasını ise Roger Lescoti'nin Fransızca olarak yayınladığı
(Grammaire kurde Ğ dialecte kurmandji) kitabında bulmak mümkün. Ancak
Lescoti'nin bu kitabı bugüne kadar Kürtçe'ye çevrilemediği için herhangi bir
düşünce belirtmek durumunda değiliz.
Hawar'da
Kürdistan Bayrağı
"...Ala Kurdan, ji jor ber
bi jêr ve, ser hev, sor, sipî û kesk e, di nava wê de roj diçirise. ("Welat,
Welatînî û Al", Hawar, No: 9 (30 Îlon 1932), r. 1-2)
Hawar'ın 11. sayısının ön ve arka kapaklarında ise Kürt Bayrağının renkli
baskısı yayınlanmıştır. (5)
kendini bilmektir. Kendini bilmek bize bütün güzelliklerin yolunu açar. Kendini
tanıyan, kendini rahatlıkta tanıtır. Hawar'ımız herşeyden önce dilimizin
varolduğunu gösterecektir. Bu nedenle dil, varolmanın temel koşuludur."
(Hawar, sayı 1/1932)
Anadilde eğitimin gündemleştiği bugünlerde birçok çevre Kürtçe'nin
tarihini ve yapısını merak etmeye başladı. Dil etrafında cereyan eden siyasal
yoğunlaşma elbette bu dilin bütün inceliklerini öğrenmeyi de gerekli kılacaktı.
Önemi tartışılmaz olan bu konudaki bir araştırmanın sürece yapacağı en ufak
katkısı bu yazının ilhamı oldu.
Tarih boyunca
Kürtçe değişik alfabelerle yazılagelmiştir. Örneğin Yezidilerin Kutsal
kitaplarından Kitêbê Cilwe'nin Arap alfabesi gibi sağdan sola yazılan farklı ve
özgün bir alfabeyle yazılmış bir nüshası 1911'de Viyana'da yayınlanmıştır. Yine
bazı komşu halkların, örneğin Süryani ve Ermenilerin de geçmişte kendi ulusal
alfabeleriyle yazdıkları Kürtçe birçok kitap mevcuttur. İslamiyetin Kürtlere
zorla benimsetilmesinden sonra ise diğer birçok Müslüman topluluk gibi Kürtler
de Arap alfabesini kullanmaya başladı. Talihsizliğin ve dilde bölünmenin nedeni
olan bu durum yaklaşık olarak l930'lara dek devam
etti.
Kürtçe'nin okunup yazılması despotça bir
tutumla ve gayri insani yasalarla yasaklandığı için bir anda sıfıra düşen Kürtçe
okuma yazma oranında daha sonraki yıllarda da değişme olmadı. Bunun tek
istisnası Kürdistandaki medreselerde Kürt diliyle geleneksel dinsel eğitim gören
"feqî" ve "melle"ler idi. Bunlar, Arap alfabesini bildikleri için bu alfabeyle
yazılmış olan eski Kürtçe kitapları okuma olanağını korudular. Bunların dışında
TC'nin kuruluşundan 1990'ların başına kadar döneminin Kürt kuşakları yüzlerce
yıllık bir birikimin ifadesi olan yazılı Kürt ürünlerini okuma olanaklarını
yitirdiler. Geçmiş kuşaklarla yeni kuşaklar arasındaki kültürel köprüler bu anlamda yıkıldı. Çünkü
cumhuriyet Kürtlere kendi dillerinde okuma ve yazmayı yasaklamıştı. Yeni
kuşaktan yasakları göze alan cesur araştırmacılar ise Arap alfabesini
bilmedikleri için Kürtçe'nin tüm zenginliğini taşıyan Mem û Zîn'i, Melayê
Cizîrî'yi, Hezanlı Ehmedê Xasî'yi okuyamıyorlardı.
MİR CELADET'İN TARİHİ
ÇABALARI
Cumhuriyet Türkiye'sinin 1927
yılında resmen kabul ettiği alfabe üzerinde Kürt dilbilimcileri çok önce
çalışmaya başlamıştı. Ancak hayata geçişi 1932'den sonra gerçekleşebilmiştir.
Kürtçe bugün 31 harflik alfabeyle yazım
alanında kullanılıyor, bu harfler ilk kez 1918 yılında Mîr Celadet Elî Bedirxan
(1893Ğ1951) tarafından yazılan Elîfba Kurdî adlı kitapta kullanıldı. Bu nedenle
bugün latin alfabeyi kullanan bütün Kürtler Mir Celadet Bedirxan'ın belirlediği
çerçeveye itibar ederek onun koyduğu formel kuralları kabul etmektedirler.
Bu arada Güney Kürdistan'da Xelîl Xeyalî ve
Tewfik Wehbi'nin dil ve edebiyat konusundaki çabaları Bedirxan'ın umutlarını
kamçılamıştır.
Bağdat'ta Tewfiq Wehbi
öncülüğünde biraraya gelen bir grup Kürt aydını 1918 yılında Gelawêj adında bir
dergi çıkarmaya başlamıştı. Kuzeyde ise aynı yıl yıllarında İstanbul'da eski
alfabeyle Jîn adlı dergi yayınlanıyor.
Kaynak: [Bu Linki Görüntüleyebilmeniz İçin Üye
Olmanız Gerekiyor. ]
Ancak Jîn ilk sayısından itibaren ateşli eleştirelere maruz kalmaktadır.
Çünkü birçok harf gerçek anlamının dışında kullanılınca dil çevrelerinden ve
okurlarınının tepkisini çekiyor. Okurların gösterdiği tepkiye, "Ne yapalım, ari
bir dil sami alfabesiyle ancak bu şekilde yazılabilir, ibret olsun" diye savunma
yapan dergi yöneticileri aslında Kürtçe'nin latin alfabeye geçmesine vesile
oldular. (1)
Mir Celadet Bedirxan, ulusal
dilde alfabe birliğini sağlamak ve mevcut çalışmaları derlemek için Güney
Kürdistanlı dilbilimcisi Tewfik Wehbi ile randevulaşarak Şam'da görüşüyor, ancak
zamanın bilinen elverişsizliği nedeniyle bu çaba sonuca ulaşamıyor.
LATİN ALFABESİYLE İLK DERGİ:
HAWAR
Hawar dergisinin 15 Mayıs 1932'de
Şam'da yayına başlamasına kadar ortada dil eksenli ciddi bir çalışmaya
rastlanmıyor. Ancak Celadet Bedirxan'ın İstanbul, Almanya ve Şam'da geçirdiği
sözkonusu 14 yılı bugün kullanmakta olduğumuz alfabe üzerinde yoğunlaşarak
geçirdiğini sonraki çalışmalarından anlıyoruz.
İlk 23.sayısına kadar yarı Arami (yani eski Arap-İran alfabesi) yarı
Latin alfabesiyle yayınlanan Hawar 24.sayısıyla birlikte tümüyle Latin
alfabesine geçiyor. O gün bugündür Kurmanciya Bakur dediğimiz kuzey Kurmanci
lehçesi latin alfabesiyle yazılagelmektedir.
Kürtçe'nin bütün lehçelerini aynı oranda bilen ve kullanabilen Bedirxan
bu süreçte yabancı dillerden Kürtçe'ye geçen ses ve sözcükleri, Kürtçe'nin
kaybolmaya yüz tutmuş öz ses ve harflerini birbirinden ayırt etmeye çalışıyor.
Hawar'ın sayfalarında dil tartışmalarıyla birlikte, lehçelerin ulusal bir dil
ekseninde kesişmesini ve hatta Kürt bayrağı üzerinde tanımlamalar bile
yapmaktadır. (2)
Hawar ile Bedirxan yarı
Türkçe-yarı Kürtçe yaşam tarzından vazgeçiyor. Hawar'da sadece Kürtçe yazmakla
kalmıyor, Kürtçe'nin bütün lehçelerinin ortak alfabeyi kullanmalarını özendirici
çabalarını sürdürerek dil birliğinin temel taşını atıyor. Tek amacı Kürtleri
dilleriyle tanıştırmak, başka bir deyişle kendi kimlikleriyle tanıştırmak olan
Bedirxan'daki Kürt teması ise kardeşlik, birlik, dostluk ve dayanışma içerir.
Ama sessizliğin hüküm sürdüğü bir dönem,
Kürtlerin kırıldığı, korkunun ve sürgünün yaşama sindiği yıllardır. Okur yazar
Kürt oranı çok yetersiz, olanlarsa dillerine yakın değildir. Osman Sebrî,
Cigerxwîn, Qedrî Can ve Nureddîn Zaza gibi Kürt ulusunun kalbine
yurtseverlikleriyle taht kurmuş güçlü kalemlerin yetiştiği okuldur Hawar.
Siyasetten elini çeker çekmez bütün zamanını
Kürt dili ve edebiyatına veriyor Bedirxan. Çalışmalarında hep yarının
amaçlandığını bugünden görüyoruz.
ÜÇ LEHÇE ÜÇ ALFABE
Hawar,
ağırlıkla Kurmanci diyalekti ile yayın yapmasına karşın az da olsa "Sorani" ve
"Zazaki" yazılara yer vermiştir. Bu pratikten şu sonuç çıkıyordu; Latin alfabesi
işlevsel olan bu üç diyalektin yazı gereksinimini karşılıyordu. Buna karşın,
dergi yayın sürecinde öne çıkan hem alfabe, hem de diğer gramatiksel sorunları
yine yayın pratiği içinde aşmaya çalıştı. Bedirxan'ın en büyük rüyası Kürtçe'nin
diğer diyalektlerinin de Latin alfabesiyle yazılmasıydı ve bunu sürekli savundu.
Ancak, Kürtlerin politik statüsü, farklı sonuçların doğmasına neden oldu ve
Kürtçe üç farklı alfabe ile yazılmaya başlandı. Kafkasya ve Rusya'daki Kürtler
Kiril alfabesini kullanırken, Irak ve İran'daki parçalarda eski harfli Aramî
alfabe kullanmaya devam etti. SSCB toprakları üzerinde yaşayan Kürtler Kiril
alfabesiyle, Kuzey Kürdistan ile Suriye egemenliğinde yaşayan Kürtlerse Latin
alfabesini kullanmaya başladı.
Gerçi SSCB'nin
dağılmasıyla orada yaşayan Kürtler hızla Latin alfabesini kullanmaya başladı
ancak Güney ve Doğu Kürtleri ağırlıklı olarak Arap alfabesini kullanmaya devam
ediyor. Son yıllarda Avrupa'da yaşayan Doğu ve Güney Kürdistanlı çok sayıda
aydının Latin alfabesiyle yazmaya başlaması da gelecekte ortak alfabe kullanımı
için umut ışığı olarak görülmektedir.
HAWAR'IN YAZARLARI
Celadet
Bedirxan, Kamûran Bedirxan, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Subhiyê Diyarbekirî,
Qedrîcan, Cemîl Paşa'nın oğulları, Rewşen Bedirxan ve adlarını burada
sayamayacağımız çok sayıda Kürt aydını Hawar'ın yazar kadrosunun içinde
yeralıyordu.
Celadet Bedirxan dergide gerçek
ismi haricinde başka isimlerle de makele ve dil sorunu üzrine diksiyon yazıları
yazmakaydı. Bazen "Bavê Cemşîd" ve "Sînemxanê", çoğu zaman da "Herekol Ezîzan"
adını kullanmaktaydı.
"Bişarê Segman" ismiyle
yazılmış çok sayıda kaliteli makeleler vardır ki, bunların da Celadet tarafından
yazılmış olabileceği tahmin ediliyor.
II.Dünya Savaşı'nı konu alan yazıların altındaki "Nêrevan" rumuzunun da
Celadet Beirxana ait olduğu düşünülmektedir.
"KİMSE HAWAR'I
OKUMUYOR"
"Üstadım,
Bugün postayla adresime beş
adet Hawar geldi. Umarım bundan böyle bana yalnızca bir adet dergi
gönderirsiniz. Çünkü kimse Hawar'ı okumuyor..."
Hebeş Smaîn, Mektele, 24/7/1941.
Bu
sözler bundan tam altmış bir yıl önce yaşayan bir Hawar okurunun Mir Celadet'e
gönderdiği mektupta geçiyor. Kendisine gönderilen Hawar dergilerini halka
dağıtamadığını, çünkü okunmadığını, bu nedenle yalnızca kendisinin okuması için
tek bir tane gönderilmesini istiyor. Korkunç zorluklar ve teknik
imkansızlıklarla çıkan Hawar'ın bir dağıtımcının nezdindeki değerini ifade etmek
açısından çok isabetli bir örnek. Bedirxan ise bu mektubu yayınlıyor ve
Kürtlerin gerçeğini yansıtıyor Kürt okurlarına. O da
sitemlerini sıralıyor. Kürtlerin de diğer uluslar gibi kendi değerlerine sahip
çıkmaları gerektiğini öğütlüyor. El üstünde tutulması gereken Hawar'a Kürtler
sahip çıkmıyor, onu gören yüzünü çeviriyor ve çoğu kimse yapabileceği en ufak
bir katkıyı bile esirgiyordu.(3)
Ancak
Bedirxan eşsiz bir tutkuyla Kürtçe yazı ve dergicilik işine yılmadan kendini
vermişti. Üstad Bedirxan 12 yıl içerisinde, okursuz ve desteksiz bir zorluk
ortamında geride 57 sayı dergi bıraktı.
GÜNÜMÜZDEKİ DURUM
Kürtçe dil
birliği arzusu, hemen tüm Kürtlerin ortak amacıdır. Ancak sömürgeci sistemin
yarattığı parçalı ülke hali ile birlikte, güney ve doğu parçalarında eski harfli
alfabe kullanımı da sürüyor. Özellikle 1960'lı yıllardan beri, güney Kürtlerinin
göreceli de olsa elde ettiği Kürtçe dili ile eğitim kazanımı var ve bu statü
içinde teorik olarak 'Aşağı Kurmanci' olarak adlandırılan 'Sorani' diyalekt,
yazım sorunlarını önemli oranda aşmış ve belli bir standart yaratarak hem günlük
yaşamda, hem de eğitim alanında kullanılıyor. (4)
Kürtçe'nin latin alfabesiyle yazılmasının mimarı büyük yurtsever ve
dibilimcisi Mir Celadet Bedirxan'ın ekolü hiç sözkonusu tartışmalar ekseninde
tayin edici role sahiptir. Ancak bilimsel metodu temel alan yaklaşımların her
zaman yeniliği öngürdüğü ve eleştiriyi bunun kamçılayıcı ögeci olarak
kullanacağı tartışılmazdır. Dillerin birbiriyle etkileşimlerinin çok yoğun
olduğu teknolojik 21. yüzyılda, arkasında dipdiri bir halk potinsiyeli bulunan
Kürtçe'nin çağa uyarlanması yönünde yenilikçi birtakım teklifler ile bu
teklifleri Mir Celadet Bedirxan'ın başlattığı geleneğe aykırı olarak
nitelendiren tutucu bir kesimin varlığından sözetmek gerekiyor. C. Bedirxan'ı
tartışmasız bir dille adeta peygamberleştirme tutumu haklı olarak dilin
yenilenmesi çabaları önünde engel olarak durmaktadır.
Tartışmalar her ne kadar 'ç' ve 'ş' harfleri
ekseninde yürütülüyor olsa da, (bunun yerine 'Ch' ve 'Sh' harfleri öneriliyor)
aposroflu harflerin çoğuna dönük aynı tartışmalar yapılmaktadır. Bugün dilimizi
kullanım alanı zengin dillerle eşit düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü
herzamankinden daha elverişli.
Güney
Kürdistan'ın, Behdinan bölgesinde kuzeyle ve dolayisiyle batı dünyasıyla olan
sosyal-ticari ilişkilerinden olsa gerek, Latin alfabesine dönük bir ilgi
sözkonusu. Soran mıntıkası uzun süre kendini kapattıysa da son zamanlarda YNK'ye
yakın yayınlarıyla bilinen KTV'de birçok haber ve ifade Latin alfabeyle altyazı
biçiminde verilmeye başlanmıştır. Elbette bunlar Kürtçe'nin birliği konusunda
umut verici gelişmelerdir. Bugün dilimizi kullanım alanı zengin dillerle eşit
düzeye getirmenin maddi ve inanç yönü herzamankinden daha elverişli.
Kaynak: [Bu Linki
Görüntüleyebilmeniz İçin Üye Olmanız Gerekiyor. ]
Ancak siyasetin belirleyici olduğu günümüz dünya gerçeğinde
Kürtlerin dil birliğinin de siyasal birliktelikten geçtiğini
unutmayalım.
Dört lehçeyi tek alfabede
birleştirmek hem dil birliğini sağlayacak, hem de ulusal birliği
pekiştirecektir. Bunun için Güney Kürdistan'a dönük bir alfabe kampanyası tam
anlamıyla dönemsel adım olacaktır.
Arık
Kürtçe'ye, bu dilde yazılmış yayınlara her zamankinden çok daha ilgi var.
Öğrenme isteğinin doğurduğu şevkle Kürtçe'nin anlatım derinliği birçoklarınca
yeni keşfediliyor. Ve eğer Hebeş Smain bugün yaşıyor olsaydı büyük bir ihtimalle
mektubunu şöyle yazacaktı:
"Üstadım,
Bana göndermiş olduğunuz beş
Hawar elime geçti. Umarım bundan böyle bana on tane gönderirsiniz. Çünkü Hawar
çok okunuyor..."
Kaynakça:
1- Rojan Hazım, 4 Şubat 2001,
İkibinde Yenigündem
2- Mustafa Reşid,
Hiwa
3- Firat Cewerî, Nêdem
27.sayı
4- Rojan Hazım
a.g.e.
5- Arif Zerevan, 15 Eylül
1988
Kürtçe Alfabe
Aa Bb Cc Çç Dd Ee æê Ff Gg Hh
Ii Îî Jj
Kk Ll Mm Nn Oo Pp Qq
Rr Ss ŞŞ Tt Uu óû Vv Ww
Xx Yy Zz
Hawar'ın 15 Mays 1932 tarihli ilk
sayısı
Şam'da Hawar'ın ilk sayısını çıkaran
Celadet Bedirxan'ın kullandığı daktilonun bugün Almanya ve İngiltere'de
kullanılan türden olduğu biliniyor. Dilimizdeki aposroflu Ş ve Ç harflerinin ise
Türkiye'den etkilenme sonucu kabul edildiği görüşü var. Bu nedenle, 'I' sesinin
'i' harfiyle, 'İ' sesinin ise 'î' harfiyle verilmesi daktilonun yapısına
bağlanmaktadır. Çünkü 'ı' harfini vermek isterken "İ", "İ" harfini ayırt etmek
isteyince de üstüne şapkayı koyuyor.
Örneğin
Kürtçe'de "U" olarak yazılan "Ü" sesinin bulunmadığını, bunun aslının "Wi"
olduğunu söylüyor. Kwirmanci olan öz sözcüğün "Kurmanci" olarak değiştirildiğini
ifade ediyor.
Hawar yayınladığı 57 sayının
çoğunda ağırlıklı olarak Kurmanci diyalektinde yazılar yayınlarken az da olsa
Zazaki ve Sorani diyalektlerinde de yazılar yayınlıyor. Celadet Bedirxan, Hawar
dergisinde periyodik olarak 1Ğ12, 17Ğ18 ve 23. sayılarında alfabe tartışmaları
yapıyor, "î" ve "û" harfleri üzerine uzun uzun duruyor ve bütün bu tartışmaları
sonradan derleyerek bir kitap haline getiriyor. Kürtçe Grameri'nin Temelleri
başlıklı tartışma konusunu da Hawar'ın 27Ğ35, 37, 40, 42Ğ48, 50Ğ51 ve 53Ğ54
sayılarında yayınlıyor.
Hawar, Jin'de ortaya
çıkan tecrübeler ışığında Latin alfabesiyle yayın hayatını sürdürürken
Kürtçe'nin işlevsel kılanabilmesi için bir dizi dil tartışmalarını geliştirdi.
Örneğin bugün "Q" olarak kullandığımız ses o zaman 'k" olarak, "K" sesi de "Q"
olarak kullanılıyor. Hawar'ın yukarıdaki kapağında da görüldüğü gibi Komela
Kurdi ismi Qomela Qurdi olarak yazılmışr. Alfabenin çok sayıda harften
oluşmasına sıcak bakmayan Celadet 31 harfli alfabenin işlevsel bir Kürtçe için
en uygun alfabe olarak kabul etti.
Diğer bir
gramer tartışmasını ise Roger Lescoti'nin Fransızca olarak yayınladığı
(Grammaire kurde Ğ dialecte kurmandji) kitabında bulmak mümkün. Ancak
Lescoti'nin bu kitabı bugüne kadar Kürtçe'ye çevrilemediği için herhangi bir
düşünce belirtmek durumunda değiliz.
Hawar'da
Kürdistan Bayrağı
"...Ala Kurdan, ji jor ber
bi jêr ve, ser hev, sor, sipî û kesk e, di nava wê de roj diçirise. ("Welat,
Welatînî û Al", Hawar, No: 9 (30 Îlon 1932), r. 1-2)
Hawar'ın 11. sayısının ön ve arka kapaklarında ise Kürt Bayrağının renkli
baskısı yayınlanmıştır. (5)