Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    Can Dündar/ Aşkın tarifi

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    Can Dündar/ Aşkın tarifi Empty Can Dündar/ Aşkın tarifi

    Mesaj tarafından admin Paz Mart 17, 2013 7:16 pm

    Can Dündar/ Aşkın tarifi

    O’nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da
    asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...




    Ömrü
    saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız
    gün boyu nedensiz..

    ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu
    hislerin...

    O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp
    kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...

    sınıfta, büroda, yolda, yatakta
    içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis
    kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip
    sırıtıyorsa, ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size
    bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...

    dünyanın en
    güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz
    duygusu gözlerindeki kederse...

    hayat O’nunla güzel ve onsuz
    müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O’nun yüzü
    pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...

    her
    şiirde anlatılan O’ysa... her filmin kahramanı O...

    her roman O’ndan söz
    ediyor, her çiçek O’nu açıyorsa...

    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi
    geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız
    şaşırıyorsa...

    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat
    buluyorsa...

    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O’nu
    tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi
    biliyorsanız...

    mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye
    atlıyor, vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken
    "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
    kokusu burnunuzdan, sureti
    gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir
    türlü...

    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi
    taşıyorsanız gün boyu...
    hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin
    istiyorsanız...

    O’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...

    ayrılık
    ölüme, vuslat sehere denkse...

    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev
    alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu
    hürmetine...

    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyece

    dışarıda yer
    yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz
    küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl
    erdiremiyorsanız...

    kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa
    ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...

    gece yarısı kadim
    bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya
    yetiyorsa...

    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz
    kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir
    tutkuyla...

    ...o halde yarın sizin gününüz!..

    "Çok yaşa"yın ve de
    "siz de görün"üz.

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 9:21 am