Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    Fare öyküsü...

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    Fare öyküsü... Empty Fare öyküsü...

    Mesaj tarafından admin C.tesi Mart 30, 2013 8:48 am


    Fare
    öyküsü...

    Evin
    minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi
    açtıklarını gördü.

    Kendi kendine;
    “İçinde hangi yiyecek var acaba?”
    diye düşündü.
    Bir süre sonra gördüğü
    paketinbir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı.

    “Evde bir
    fare kapanı var! Evde bir fare kapanı var!” diye bağırarak telaşla bahçeye
    fırladı.
    Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir
    tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı;
    “Zavallı farecik... Bu senin sorunun
    benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın” dedi.

    Tavuktan
    destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu;
    “Evde bir
    fare kapanı var! Evde bir fare kapanı var!” diye adeta çırpındı.
    Domuz
    anlayışla karşıladı ama; “ Çok üzgünüm fare kardeş, ama dua etmekten başka
    yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağından emin ol” dedi.

    Minik fare
    çaresizlik içinde ineğe döndü.
    “Evde bir fare kapanı var! Evde bir fare
    kapanı var!” dedi.
    İnek; “Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni
    ilgilendirmiyor.” Dedi.

    Sonunda farecik, başı önde umutsuz bir şekilde
    eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda
    olduğunu anlamıştı.
    O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı. Minik
    farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses
    duyuldu. Gecenin sessizliğini bölen gürültü, fare kapanından
    geliyordu.
    Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı
    ve mutfağa koştu. Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını
    fark edememişti. Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden
    çiftçinin karısını ısırdı.

    Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü.
    Doktor, zehri temizledi sardı. Çiftçi karısını eve getirdi, yatırdı. Karısının
    ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp
    duruyordu. Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilir,
    çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu. Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti,
    biraz kendine geldi. Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler.
    Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu
    kesti.

    Çiftçinin karısı
    gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün
    sonra
    çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü. Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine
    yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı. Fare tüm bu olanları
    büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi.



      Forum Saati Çarş. Mayıs 08, 2024 4:44 pm