Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    Nietzsche....

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    Nietzsche.... Empty Nietzsche....

    Mesaj tarafından admin Cuma Mart 29, 2013 3:11 pm

    FELSEFESİ




    Perspektivizm

    Analizleri
    onun kendi analizleriyle birçok bakımdan benzerlik gösteren Hume gibi, Nietzsche
    de “sağduyunun şeylere dair görüşü” diye adlandırılan genel görüşe karşı
    kuraldışı bir tavır takındı.Öte yandan da , sağduyunun dünya görüşünü tam tamına
    bir masal anlatan bir şey, yalın bir kurgu olarak gördü, zira o, dünyaya dair
    belirsiz sayıdaki mümkün “yorum” dan sadece biriydi ve Nietzsche, hiçbir yorum
    doğru veya yanlış olmadığı için, doğru bir yorum fikrine hiçbir anlam
    yüklenilemeyeceğini savunuyordu. İşte bundan dolayı, o sözde doğru olan bir
    gerçeklik görüşüyle karşı karşıya getirilemez. Ama filozoflar sık sık böyle bir
    karşıtlığa dikkat çekerek, sağduyunun görüşlerinin eksik ve hatalı olduğunu
    savunmuş ve gerçekliğin nasıl olması veya neye benzemesi gerektiği konusunda
    oldukça aykırı görüşler benimsemişlerdir. Nietzsche, sağduyunun görüşünü
    desteklemek ister, çünkü bu görüş uzun bir zaman dilimi boyunca işlenerek
    geliştirilmiş olup, insanlar , pratik bir biçimde, ona bağlı
    yaşayabilmektedirler: O – ondan daha az kurgusal olmayan- felsefi teorilerin
    olamadıkları kadar yararlı bir masaldır:



    Gözle görünen dünya
    yegane dünyadır: “Gerçek dünya” ise sadece bir yalan.



    “Gerçek”
    ile o , tam tamına filozofların gerçekliğin olduğunu söyledikleri şeyi, yani
    sabit, birlikli ve ezeli- ebedi olanı, değişenin, çokluğun ve zamansallığın
    temelinde bulunmakla birlikte, değişenden çokluktan ve zamansal olandan ayrılmaz
    olanı anlar. Nietzsche duyuların yalan söylemediği konusunda
    ısrarlıdır.



    Duyular,

    oluşu, yok olup gitmeyi, değişmeyi
    gösterdikleri sürece, yalan
    söylemezler.








    Sağduyu bir
    yorumdur.

    Bununla birlikte,
    olgular (tatsachen) yoktur, sadece
    yorumlar vardır
    ve bir yorumdan ayrı olarak, kendinde bir dünya
    bulunmamaktadır:



    Sanki yorumlarımızı bir kez çıkarınca, geride
    bir dünya kalırmış gibi.

    Yararsız bir düşünce yararsız olduğu
    gerekçesiyle çürütüldüğü taktirde, yararlı bir düşünce doğrulanmış olur diye
    düşünmek mümkün olabilirdi. Ama Nietzsche sağduyunun tüm aşikar faydasına
    karşın, yine de yanlış olup, dünyada gerçek ve birbirlerinden yalıtlanabilir
    kendilikler olduğu fikrinin açıkça bir sağduyu inancı olduğunda ısrar etmek
    ister:



    Hiçbir şey var değildir



    diye yazar,
    Nietzsche



    (bir şeylerin var olduğu) bizim
    kurgumuzdur




    Ama bu, bizim gündelik hayatta veya bu nedenle,
    bilimde kendisinden vazgeçebileceğimiz bir kurgu değildir:

    Varolmayan
    şeylerle, yüzeylerle, cisimlerle ve mekanlarla iş görüyoruz.

    Bu
    kavramların bir kullanımları vardır, fakat onlar ne somut varlıklara delalet
    ederler, ne de Nietzsche’nin kullandığı terimlerle ifade edildiğinde,
    “açıklarlar”. Atom kavramı buna çok iyi bir örnektir:
    Dünyayı anlamak için,
    hesap yapabilmemiz gerekir; hesap yapabilmek içinse, sabit nedenlere ihtiyaç
    duyarız. Gerçeklikte sabit hiçbir neden bulamadığımızdan ötürü, kendimiz için
    bazı sabit nedenler , örneğin atomu icat ederiz.Atomculuğun menşei işte
    budur.

    Nietzsche bildiğimizi düşündüğümüz herşeyin yalan yanlış
    olduğunu,

    Hiçbir şeyin doğru olmadığını

    Çok farklı şekillerde,
    tekrar tekrar söyler, fakat yine de bir şeyin, ancak onun ne olduğunu
    söyleyebilmemiz durumunda doğru- en azından kendisini betimlemenin araçlarına
    sahip olmadığımız bir gerçekliğe tekabül etme anlamında doğru- olacağını
    bildirir. Sağduyu, bilim ve felsefenin yorumlar, bildiğimizi söylediğimiz
    herşeyin bir yorum olduğunu söylerken, kendisinin de, çıplak hakikat yerine, bir
    yorum önermekte olduğunu göremedi. Bunu, farkettiği zaman, o Nietzsche için
    bütünüyle özgürleştirici bir şey oldu.


    Felsefi
    psikoloji


    Nietzsche kendisini öncü bir psikolog olarak görüyor, insan
    zihni denen



    Büyük ve bakir ormanın



    İlk kaşifi
    olduğunu düşünüyordu. Nietzsche’nin ilk ve en büyük hedefi ego kavramı olup,
    temel iddiası da, benlik diye bir kendiliğin var olduğunu kabul etmenin
    ontolojik bakımdan gereksiz, metafiziksel bakımdan da tehlikeli
    olduğudur.

    Akıl genel olarak iradelerin nedenler olduklarına inanır. O
    egonun bir varlık, bir töz olduğuna inanır ve ego-tözüne beslenen inancı şeylere
    yansıtır. Neden olarak kurulan varlık şeylerin arasına dahil edilir, onların
    altına sokulur: “Varlık” kavramı “ego” kavramından çıkar, benlik kavramından
    türetilir. Başlangıçta bir hatanın, iradenin etki eden bir şey olduğu, iradenin
    bir güç olduğu yanlışının büyük uğursuzluğu bulunmaktadır....Biz bu gün onun bir
    hatadan başka bir şey olmadığını biliyoruz.

    Onun teşhisi kabaca şöyledir:
    Bir şey olup bittiği zaman, onun bir fail tarafından yapıldığını, bir failin
    etkisiyle vuku bulduğunu zımnen kabul ederek , düşünmenin vuku bulması, onun bir
    eylem olması olgusundan, şu halde onu gerçekleştirecek bir failin bulunması
    gerektiği sonucunu çıkartırız. İşte bu, benliktir. Ego, demek ki, ilkel bir veri
    olmayıp, çıkarsanan bir kendiliktir ve onun iradenin etkisiyle eylemde
    bulunduğunu kabul etmek bütün bir nedensellik anlayışımızı değiştirerek,
    olduğundan başka gösterir.
    Nietzsche felsefi bakımdan bir determinist
    değildi. O pratikte yeterince yararlı olan neden ve sonuç düşüncesinin



    Doğa bilimcinin yaptığı gibi...hüküm süren mekanistik budalalığa
    uygun olarak nesneleştirilmesi




    gerektiğinde ısrar eder.Neden
    ve sonuç da, şu halde bir kurgu olduğu farkedilmeyip, doğru olduğu kabul edilen
    başka kurgudur. Gereği gibi ifade edildiğinde, onun açıklama bakımından değil
    de, “iletişim ve anlama amaçları açısından” bir kullanım değeri vardır:
    An
    sich gerçeklikte, hiçbir nedensel bağ, hiçbir zorunluluk yok, psikolojik yönden
    özgür olmayış diye bir şey bulunmuyor; orada sonuç nedeni izlemiyor, yasa hüküm
    sürmüyor: Nedenleri, süreklilikleri, bağlantıları, göreliliği, zorlanmayı,
    sayıları, yasaları, özgürlüğü, gerekçeleri, amaçları icad eden sadece biziz.
    Bundan dolayı, bu uzlaşımsal dünyayı an siche yükler, onu kendinde gerçekliğe
    katıp karıştırırsak, hep eğilimli olmuş olduğumuz üzere, mitolojik davranmış,
    efsane uydurmuş oluruz.

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 4:02 pm