Jiyanmedya

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Jiyanmedya

En Yeni Paylaşım Platformu


    Ay'daki Gariplikler

    avatar
    admin


    Mesaj Sayısı : 622
    Kayıt tarihi : 12/03/13

    Ay'daki Gariplikler  Empty Ay'daki Gariplikler

    Mesaj tarafından admin Ptsi Nis. 01, 2013 8:02 am

    Ay'daki Gariplikler

    Ay'da bir gariplik var dersek, garibinize
    gider mi? "Ay, işte orada, gözümüzün önünde duruyor. Üstelik birkaç defa gittik
    ve geldik; garip olan ne olabilir?" diyebilirsiniz. İyi de acaba işin ne
    kadarını biliyoruz? Ay'la ilgili olarak elde edilen bilgilerin bizlere ne kadarı
    açıkland? Ortada ciddi ve çarpıcı iddialar var. Daha da ötesi, bilimcilerin
    gözlemleri var. Öyleyse işin aslı nedir? En inanilmazı ise, Ay'ın yapay bir uydu
    olduğu iddiasıdır. Yani Ay, dünya dışı bir zeka tarafından üretilmiş ve
    bilinmeyen bir nedenle dünyanın yörüngesine konmuştur. Bunlar doğru olabilir mi?
    Ama öncelikle bilimin gözlemlerini görelim;


    Ünlü Condon Raporu'na
    göre Apollo 8 astronotları inanılması güç bir rapor vermislerdi; Frank Bormann,
    James Loveli ve William Anders, ilk yörünge uçuşundayken (24 Aralik 1968),
    yüzeyde uçuş pistine benzer bir alan gözlerine çarptı. Ay'ın öteki yüzüne
    geçtiklerinde, dev boyutlarda bir cisim gördüler ve fotoğrafını çektiklerini
    söylediler. Cisim, astronotların tanımına göre 10 mil kare büyüklügündeydi. Ama
    bir dahaki geçişte cisim yoktu. Bir diğer olay, Apollo 10'da yaşandı;
    astronotlar Eugene Ceman, Thomas Stafford ve John Young, Ay'a inmek için
    hazırlanırken yine uçuş pistine benzer dört alan gördüler. Ay modülü Snoopy ile
    yüzeye inerken, ışıklı bir cismin yanlarından geçip gittiğini rapor
    ettiler.

    Apollo 11 'de, yani Ay'a yapılan ilk inişte; Armstrong ve
    Aldrin, yüzeye indiklerinde Michael Collins, Columbia adlı kumanda modülünde
    yörüngedeydi ve Collins gördüğü cisimleri "Bogey" adıyla tanımlayarak dünyaya
    rapor etti. Daha sonraki saatlerde, Aldrin ve Armstrong, Ay yüzeyinden örnekler
    topluyorlardı. Armstrong, birden haykırdı; "Bu da ne! Bu ne biçim şey. Bilmemiz
    gerek..." Ve konusma devam etti. Yer Kontrol: "Nerede? Yer Kontrol, Apollo-11'i
    arıyor..." Apollo 11: "Bu bebekler çok büyük... Çok iriler... Tanrım,
    inanamazsınız... Size bir başka uzay aracını anlatmak istiyorum... Kraterin uzak
    kenarındalar... Ay'da bizi izliyorlar... Onlar, bizden önce buradaydılar..." Yer
    Kontrol, bu andan sonra astronotlara konusmayı kesmelerini ve objeleri filme
    almalarını söyledi. Ama bu filmler asla yayınlanmadı ve hatta varlıkları
    reddedildi.

    Apollo 12 misyonunda ise, astronotlar garip sesler duydular
    ve ışıklı bir cismi Yer Kontrol'e bildirdiler. Apollo 15 astronotları olan James
    lrwin ve David Scott, Ay üzerindeyken önlerinde uçan garip bir cismi bir süre
    izlediler ama kaybettiler. Apollo 16 astronotu Thomas Mattingiy, kumanda
    modülünden Ay yüzeyi üzerindeki yanıp sönen ışıklı bir cismi rapor etti. NASA
    uzmanlarindan Dr. Faruk El Baz, cismin bir UFO, yani Tanımlanamayan Uçan Cisim
    oldugunu belirtti. O anda, Ay'da SSCB veya ABD'ye ait bir başka uzay aracı
    yoktu. Apollo 17 aracının astronotları olan Ron Evans ve Harrison Schmitt de,
    Ay'da ışıklı noktalar gördüklerini belirttiler.

    Ay, dünyanın
    yörüngesine neden kondu?


    Ay'ın geçmişi nedir veya orjini nereden
    geliyor?
    Bu sorunun cevabı yoktur ya da bir bulmacadır. Bugün bilim, üç ana
    kuram üzerinde duruyor. Sovyet bilimcileri tarafından geliştirilen bu üç ana
    kuram şöyle:
    <blockquote>1. Ay, bir zamanlar, dünyanın bir parçasıydı ve dünyadan koparak
    uzaklaştı. Ama bu görüş, büyük bir bilim grubu tarafından
    reddediliyor.

    2. Ay, aynen dünya gibi, Günes Sistemi oluşurken, bir gaz
    bulutuydu ve doğal olarak Ay'ın uydusu oldu.

    3. Ay, farklı bir cisimdir.
    Yani dünya dışıdır. Güneş Sistemi'nin içinde bir yerden veya Güneş Sistemi'nin
    dışından gelmiş, dünyanın çekim alanına girerek, orada bir uydu olarak
    kalmştır.

    </blockquote>Sovyet bilim adamları olan Vasin ve Shcherbakov,
    şaşırtıcı bir açıklama yaptılar; "Gerçekten de bilimciler, Evren'in kökenini
    ciddiyetle uzun süredir araştırıyorlar ama daha henüz kesin bir cevap veya
    açiklama yoktur. Aynı şekilde, Ay - Dünya sistemi de açıklanamıyor. Bize göre
    Ay, dünyanın yapay bir uydusudur ve bilinmeyen bir zeka oluşumu tarafından
    yörüngeye konulmuş olabilir." Bu iki bilim adamına göre Dünya'nın çekim gücü,
    kübik santimetrede 5.5 gr.'dir Ay'ınki ise 3.33 gr'dir. Öyleyse Ay'ın içi boş
    olmalıdır. Yani yapaydır. Yapılmıştır ama kimin tarafından? Gizemin çözümü,
    kraterlerin içinde. Ay yolculukları sonucunda elde edilen bilgiler, çok önemli
    ama gizli tutulmaktadır. "Neden?" diye sorduğumuzda, uzmanlara göre kesin çözüm
    henüz yoktur veya erkendir.

    Ay'ı Dünya'ya Kim
    "Uydu"rdu?


    Peki Ay, nereden gelmiş olabilir? Bir NASA dökümanında,
    "Bu, en büyük bulmacadır." deniyor. NASA bilim adamları, kesin bir çözüm
    olmadığını açıkça söylüyorlar. Çalışmalar var, bilgiler, olaylar var; ama henüz
    kesin cevap yok.

    Günümüzün bilim adamlarının gerçeğinde, uygun bir kuram
    henüz bulunamadı. O zaman, genelde bakabileceğimiz yaklaşımlar vardır. Eğer Ay,
    evrenin bir yerinden gelmişse, bunu birgün öğreneceğiz.

    Apollo
    yolculukları öncesinde, Nobel ödüllü Dr. Harold Urey ve bir grup bilim adamının
    inanışına göre; "Ay, kozmosun bir parçasıdır ve Ay'da yabancı bir uygarlığın
    izleri bulunacaktır. Ay'a ayak basmamız ve bilgi toplamamız, Mars'a, Venüs'e
    veya asteroidlere ayak basmamız kadar önemlidir." Urey, şöyle diyordu; "Dünya'yı
    ve Ay'ı toplarsanız, bütün olarak hemen hemen uzaydaki herhangi bir cisim olarak
    düşünebilirsiniz. Bu kadar yoğun bir materyalden dev bir kitle oluşur ama
    dünyanın yoğunluğu, bu kadar büyük bir cismin olması gereken yoğunlukta
    değildir. Yogunluğumuz, daha küçük bir cisme aittir. Göründüğü kadarıyla, Ay ve
    Dünya'nın tek bir cisim olmasını kabullenmek, bugün için
    olanaksızdır."

    12 Maymun sorusu...

    Sorular çok sayıda ve
    önemli görünüyor. Şimdi bunları ve bazı açıklamaları alt alta dizelim;

    1.
    Ay, Dünya'dan daha yaşlıdır, öyleyse kökeninin başka bir yer olması
    mümkündür.

    2. Niçin bazı bilim adamları, Ay taşlarının 20 milyar yıllık
    olduğunu iddia ediyorlar? Yani, Dünya'dan daha eski...

    3. NASA, bir Ay
    kayasının 5.3 milyar yıllık olduğunu saptadı. Ama bu, Güneş Sistemi öncesine ait
    bir tarihti.

    4, Önemli bilim adamları ve Ay uzmanları, Ay'dan getirilen
    elementlerin Dünya'dakilerden daha eski olduğunu belirlediler; ama neden resmen
    açıklamadılar?

    5. 40 Ay taşının en azından 7 milyar yıllık oldukları
    belirlendi. Bu tarihleme, Dünya'dan ve Güneş'ten iki kez daha eskidir.

    6.
    Buna karşın Ay'ın yüzey toprağı, Ay taşlarından daha eskidir. Farklılık nereden
    geliyor?

    7. Bir grup bilim adamı, Ay'ın yıldızlararası bir yerde
    yapıldığı görüşündeler ve Dünya tarafından yakalandığını düşünüyorlar. Peki bu
    nasıl olabilir?

    8. Neden bazı bilimciler, Ay'ın içinin yoğunluğunun
    yüzeyden farklı olduğu düşüncesindeler? Gerçekten Ay'ın içi boş olabilir mi? Ve
    bu biliniyor mu?

    9. Niçin Ay'ın 8 mil üstünde, yüksek dozda radyoaktivite
    var? Bu, elementer olarak doğal mıdır?

    10. NASA tarafından 100 millik bir
    alana yayılmış su buharı saptandı; ama Ay'da su olmadıgı biliniyor. Bu gizem,
    Ay'ın yapay olduğu anlamında mı?

    11. Ay'ın çok eskiden sıcak olduğu ileri
    sürülüyor; ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanıtlayan bir kanıt bulunmuş
    değil. Bu çelişki, henüz açıklanamadı.

    12. Sonuç, Ay'la ilgili neden bu
    kadar çok cevapsız soru var?


    Peki bütün bunlara karşı, şunları
    söyleyebilir miyiz?

    1. Ay, hem Dünya'nın doğal uydusu olamayacak kadar
    büyük, hem de çok uzaktadır.

    2. Ay, olması gerekenden daha düzgün bir
    yörüngeye sahiptir.

    3. Ay kraterleri, çok fazla ve garip bir biçimde
    yüzeyseldir.

    4. Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve
    Günes Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu
    yoktur.

    5. Ay ölçümlemeleri, çok fazla demir olduğunu
    gösteriyor.

    6. Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.

    7.
    Ay'ın bileşimi, dünyadan farklıdır.

    8. Doğa kanunlarına aykırı olarak,
    ağır metaller yüzeydedir.

    9. Ay'da önceden eriyik olan metaller
    yoktur.

    10. Ay, dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken
    titreşmektedir.

    11. Ay, bir moloz yığını gibi gözükmektedir.

    12.
    Ay, periyodik olarak sarsılmaktadir. Bu, bize düzenli bir sismik aktiviteyi
    gösteriyor. Sismik dalgalar, sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi
    dolaşabiliyorlar.

    13. Dünyadan bakıldığında Ay, bir Güneş diski gibidir.
    Yani tutulmalarda, Güneş'i tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür.
    Sanki büyüklüğü, güneşi örtmek için ayarlanmıştır.

    14. Eger Ay, Dünya
    tarafından yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay, yine uzaklaşıp
    gidecektir.

    15. Normalde Ay'ın çizdiği yörünge, Dünya'nın ekvatoral
    çemberiyle karşıt olmalıdır; ama Ay, garip bir şekilde, Dünya'nın yaptığı gibi,
    Güneş'e bağımli bir yörünge çizer.

    16. Her ne kadar Ay volkanlarının ölü
    oldukları söyleniyorsa da, yüzyıllardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar
    görülmekte ve hala izlenmektedir.


    Bunların sonucunda, Ay'ın yapay bir
    transformer dünya olduğu söylenebilir veya iddia edilebilir. Ay'da bir yaşam
    oldugu ile ilgili bir belirti veya iz bulunamamıştır; ama Dünya'daki volkanik
    küllere benzeyen Ay toprağı veya tozu üzerinde yapilan deneylerde, bitkisel
    yaşama elverişli olduğu anlaşılmıştır. Ama ortada böyle bir yaşam yoktur.
    Marjinal iddialara göre Ay, UFO'ların üssüdür veya kullandıklari özel bir
    araçtır; ama bu da bir iddiadan öteye gitmemektedir. Yüzeyde zaman zaman garip
    ve geometrik şekiller görülmüş; ama bu görüntüler ya hemen kaybolmuş, ya da bir
    daha görülememiştir.

    Yine dünyadışı bir anlaşma mı?

    2001
    Uzay Yolu Macerası "A Space Odyssey" filmini hatırlarsınız. Filmin temel objesi,
    dev bir monolit, yani taş bir bloktu. Arthur C.Clarck'ın bu ölümsüz romanında ve
    de filminde monolit, insanlığa yol gösteriyordu.
    Ranger Krateri yakınında,
    benzer bir monolit, birkaç kez görüldü; ama sonra kayboldu. Derken başka
    yerlerde yine görüldü; ama onlar da kayboldular. Adı gizli tutulan bir NASA
    görevlisinden aldığı fotoğrafı kanıt olarak gösteren araştırmacı George Leonard,
    yine aynı kraterin yanındaki dev taş blogu gösterdi. Resim, çok netti ve
    üzerinde Y ve Z harflerine benzer şekiller vardı. Leonard, şöyle diyor; "Ay,
    UFO'lara aittir. Bizi Bronz Çagı'ndan beri izliyorlar. Politikalarımızı ve
    savaşlarımızı gözlemliyorlar. Aslinda, Dünya üzerinde birçok iz bırakmışlardı.
    Ranger 7'nin fotoğrafları, bunları gösteriyor."

    NASA, neleri
    saklıyor?


    En azından astronotların gördüklerini saklıyor. Hatta
    onların bizzat anlattıklarını dahi inkâr ediyor. Peki, NASA bunu neden yapiyor?
    Eğer astronotların Yer Kontrol ile konuştukları doğruysa - ki elde birçok teyp
    bantı vardır - bunlar neden yeterli görülmüyor? California Üniversitesi'nden Dr.
    James Harder, kayıtları NASA kayıtlarıyla karşılaştırdığını ama NASA'nın her
    nedense bu kayıtları resmen kabul etmediğini; ama üst düzeyde özel olarak
    dogrulandığını söylüyor. Bir hükümet ajanı ise olayların örtüldüğünü kabul
    ederken, korkunun panik kaygısından kaynaklandığını belirtiyor. UFO'lar bir
    yana, Ay'la ilgili bilgilerin SSCB ve ABD tarafından saklanması için gösterilen
    "panik" olgusu yeterli değil... Bu olay, belki kapalı bir rejim olan SSCB'de
    yeterli olabilirdi; ama demokratik bir ülke olan
    ABD'de normal değildir. FBI
    ve CIA tarafindan VVashington'un bürokratik koridorlarında oluşturulan ketumiyet
    girdabın arkasında kimler vardir? Ve soru yine gündeme geliyor;
    neden???

    George Leonard, tüm çalışmalarını ve araştırmalarını, hayâtî ama
    başka bir soruya yöneltiyor; "Eldeki veriler ve sınırli fotoğraflar, NASA
    tarafından kabul ediliyor; ama yaptıkları çalışmalar çok az veya bireysel. Ay'la
    ilgili sistematik bir çalışmanın yapılmasına engel olan nedir? Ya da NASA,
    neleri, ne nadar biliyor? Gizemi çözmek isteyenlerin ellerindeki bilgiler, NASA
    ve eski Sovyet yetkilileri tarafından kısıtlanmış yada özellikle yetersiz
    kılınmıştır." Tam ve gerçek bir resmî açıklama, toplumu paniğe sokabilir mi?
    Geçmişte evet ama bugün belki. Hatta hayır; çünkü günümüzün toplumu böylesine
    evrensel bir olaya dahi duyarsız kalacaktır ve bu olası davranış, yetkililer
    tarafından artık bilinmektedir. Öyleyse, ya astronotların ve gözlemcilerin
    anlattıklari dogru degildir, ya da gizliliğin arkasında çok daha geçerli bir
    neden vardir. Ne mi? Leonard, burada da iddiali; "Geçerli neden, çok daha
    makrodur. Yani dünyadışı bir zeka ile bir anlaşma veya ortak bir görüş birliği
    sağlanmıştır. Bunun da toplum tarafından bilinmesi, birilerine göre
    yetersizdir.."

    Arizona'daki Amerikan Meteorit Müzesi Müdürü otan Dr. H.
    H. Nininger, 1952 yılında yapılan bir gözlemde, Ay'da 20 mil uzunluğunda bir cam
    duvarın bulunduğunun resmen kanıtlanlandığını söylüyordu. Nininger'e göre, bu
    duvarın bulunduğu Verimlilik Vadisi'ndeki Messier ve Pickering kraterleri,
    normal değildirler ve hatta yapay olmaları gerekir. Bu iki kraterin arasında
    girişinin gözlemlendişi bir tünel vardır (Science Sgest-Kasım 1952).
    Benzeri
    bir iddia, Britanya Astronomi Birligi'nden DR. H. P.Wilkins tarafından ileri
    sürülmüştür. Bilim adamına göre, Ay'ın dış yüzeyinden içeri giden tüneller ve
    yollar, yani Ay'ın içinde bosluklar vardır. Akla hemen bilim kurgunun büyük ismi
    H. G. wells geliyor. "Ay'da ilk insanlar' adlı çocuksu romanında, Ayın içinde
    yaşayan bir uygarlığı: Selenitler'i hikâye etmişti. Oca Wells, birşey biliyor
    muydu? Galiba kesin sözü burada vemek mümkün değil; biraz daha zaman gerekiyor
    olabilir. Ama insanlığın dikkati artik Mars'a yönelmiş durumda ve sanki artık Ay
    yokmuş gibi davranılıyor. Ya da gidildi, görüldü ve daha fazla karıştırılmaması
    mı istendi?

    12 Ağustos 1971'de, Apollo-15'in kumandanı astronot David
    Scott, bir basın toplantısı yaptı; "Aya gittik, gözlemcilerin elde attiği
    bilgileri test ettik; ama araçlarımızın kaydettiği bilgiler, mekanik veya
    elektroniktir. Daha önemlisi düşüncelerimizdeki bilgilerdir. Plutarch'dan gelen
    bir sözcük var; 'Düşünce, rastgele doldurulan bir kap veya tas değildir, ama
    düşünce, bir ateştir ve onu yakmak için ateş gerekir." Sonuç olarak, Ay'ın yapay
    bir uydu olduğunu düşünmeyebiliriz; ama bunun için düşünsel bir devrime
    ihtiyacımız var gibi. Yani geçmişimizdeki tutuculuk bağlarğndan kurtulmalıyız.
    Yeni bir insan gerçeğini aramalı ve düşünceyi özgür bırakmalıyız. Bir zamanlar,
    Ay'a ayak bastığımızda çok heyecanlanmıştık. Ama eğer Ay, bilinmeyen bir zekanın
    ürünü olan yapay bir uyduysa, bunu kanıtlamak, insanlığın kendisini ve yasadığı
    ortamı tanıması yönünden daha heyecan verici olacaktır.

      Forum Saati Perş. Mart 28, 2024 6:16 pm